Türkiye son günlerde Tunceli, Adana ve Antalya başta olmak üzere pek çok bölgede hissedilen sarsıntılarla adeta diken üstünde. Antalya’nın Serik ilçesinde kaydedilen 4,9 büyüklüğündeki deprem, özellikle bölge halkında paniğe yol açarken, uzmanlardan peş peşe değerlendirmeler geldi. En çarpıcı açıklamalardan biri ise Jeolog Prof. Dr. Şener Üşümezsoy tarafından yapıldı.
“Bu sıradan bir yüzey kırığı değil”
Üşümezsoy, Antalya Körfezi’nde meydana gelen sarsıntının yüzeyde oluşmuş basit bir kırılma olmadığını belirterek, hareketliliğin körfezin altındaki derin tektonik yapılara işaret ettiğini söyledi. Uzman, depremin niteliğini anlamak için yapılan odak çözümlemelerinde, klasik yüzey faylanmalarının görülmediğini vurguladı.
Profesör, analiz sonuçlarının depremin kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu bir hatta yayıldığını ve yapının 100 kilometreleri bulan derinliklere işaret ettiğini belirtti. Üşümezsoy, bu derinliğin sıradan fay kırıklarından çok daha fazlasını anlattığını ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:
“Bu deprem, Akdeniz kabuğunun Anadolu kabuğunun altına dalarak ilerlediği yitim zonunda meydana gelmiştir. O nedenle yüzeyde görünen basit bir gerilimle açıklanamaz.”
İki büyük kabuğun karşılaşma hattı
Üşümezsoy’un analizine göre Antalya Körfezi’ndeki sarsıntı, Akdeniz ve Anadolu plakalarının karşılaşma hattında gerçekleşti. Bu karşılaşma, bölgede uzun süredir devam eden karmaşık bir tektonik sıkışmanın sonucunda ortaya çıkıyor.
Uzman, Akdeniz’in altındaki kabuğun Anadolu’ya doğru kaydığı bu bölgede, enerjinin zaman zaman derin odaklı sarsıntılarla boşaldığını belirtti. Bu tür depremlerin yüzey kırıklarına kıyasla daha “sessiz ama etkili” olduğunu ifade eden Üşümezsoy, çarpıcı bir tanımlama yaptı:
“Antalya Körfezi’nin altındaki yapı, iki büyük kabuğun derin bir hesaplaşmasının sahnesi. Bu nedenle yaşanan sarsıntıyı basite indirgemek doğru olmaz.”
Ters fay hareketleri bölgeyi etkiliyor
Profesör Üşümezsoy, bölgedeki ters fay karakterine de özel bir vurgu yaptı. Ters faylar, kabuk bloklarının birbirinin üzerine itilmesiyle oluşuyor ve Akdeniz’in kuzeye doğru hareketi, bu fayları daha aktif hale getiriyor.
Uzman, geçtiğimiz ay Kıbrıs’ın güneyinden Girit ve Rodos’a uzanan tektonik hattın kırıldığını hatırlatarak bu sistemin Antalya ile doğrudan bağlantılı olduğunu söyledi. Bu kırılmanın ardından bölge genelinde görülen hareketliliğin tesadüf olmadığını belirtti.
Tektonik haritalarda gösterdiği ters fay yapılarının, sarsıntıların neden daha geniş bir bölgede hissedildiğini ortaya koyduğunu ifade eden Üşümezsoy, Akdeniz’deki bu zincirleme sürecin Antalya’ya uzanan karmaşık bir deprem zonu oluşturduğunu dile getirdi.




