Her fırsatta belirttiğim gibi bizler gerek milli gerekse dini yönden "Bayramları çok" olan milletiz. 

Hayırlısı ile ayın sonunda Ramazan Bayramımızı, diğer adı ile "Şeker Bayramımızı" kutlayacağız.  Tabii ki, adı gibi şeker gibi kutlamak için başta emekliler olmak üzere biz bu önemli bayramımızı ağız tadı ile kutlayabilecek miyiz?

Başta emekliler olma üzere derken önemli bir noktaya değinmek istiyorum. Daha doğrusu yazılı, sözlü ve görüntülü basınımızda her gün bu konu gündeme geliyor. Öyle ya, ülkemizin tam 15 milyon 351 bin emekli potansiyeli var. Günlerdir Bayramlarda verilen 3 bin liralık ikramiye bu bayramda "ne kadar olacak?" diye saat başı konuşuldu. Bunlar konuşulurken vatandaş ucuz ekmek, ucuz et kuyruklarında sabahlarken beklenen haber geldi: Bin liralık zam yapılmış! Yani açlık sınırındaki 16 milyona yakın emekliye 4 bin lira ödenecek...

Gözler Meclise, dolayısı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çevrildi. Ve Erdoğan dan açıklama geldi: "4 bin lira oldu, daha ne olacak?"

Görüntülü basın sokağa çıkıp 4 bin liralık Bayram İkramiyesini için vatandaşa mikrofon uzattı. Sizler de benim gibi izleyip verilen cevapları duydunuz: " Sadaka gibi bin lira veriyorsunuz!" , "Bir kilo baklava bile alıp eve götüremezsiniz!"...

Ramazan davulcuları da iki seferdir kapılarımızı tıklayıp bahşiş istiyor. 

Ramazan geleneğidir diye gel de Ramazan'ın başında, ortasında ve sonunda davula güçlükle vuran tokmağın eline avucuna bahşiş ver bakalım!

Sorun belli, her fırsatta tekrarladığımız gibi peki çözüm ne ? Sokağın sesi, daha doğrusu beklentisi şu: Erken seçim...

Ben bu satırları yazarken televizyon yorumlarına da kulak kabarttım; "Erdoğan Meclis'te vekillere iftar yemeği verecek"

Ekranlara düşen alt yazı şöyleydi: " Pazarda kuruş hesabı, Saray'da milyonluk sofra 1,5 milyon Tl."

Unutmayalım ki, bu Şeker gibi Bayramımızın ardından bir diğer dini bayramımız; Kurban Bayramımız gelecek. 

Bakalım kim kimin kurbanı olacak? Onu da bekleyip göreceğiz...

***

Bakın ben bunları yazarken, takvim yapraklarında da özel günlerimiz devam ediyordu. 

Örneğin yarın başlayacak 21 Mart'a kadar devam edecek haftanın adını şu: Tüketiciyi koruma haftası.

Bakalım kim kimi koruyacak?

Öyle ya, bir hafta önce 8 Mart Dünya Kadınlar Günü idi. Kadınlarımıza o gün İstanbul Taksim Meydanı'na çıkıp özgürce seslerini duyurabildiler mi? 

Önceki gün 12 Mart İstiklâl Marşı'mızın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü idi.

Mehmet Akif Ersoy'u saygı ile anıyor İstiklâl Marşımızın ilk kıtasını sizlerle paylaşıyorum:

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak, / O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; / O benimdir, o benimindir ancak.