"Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu ama fark edemedik."
Geçtiğimiz hafta gündeme getirdiğimiz ve bu hafta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ültimatomu ile şimdilik bir sonuca bağlanan Roman Köyü tartışması bana bu sözü hatırlattı.
Bir şeyler oldu ama ne olduğunu tam da anlayamadık.
En son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Selçuk'un Belevi Mahallesi'nde yapılmak istenen Roman Köyü ile ilgili tartışmalar gazetemizde manşet olmasaydı ne olacaktı?
Hala haberi olmayanlar için kısaca özetleyeyim; CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, çoğu kendi akrabaları olan ve çadırda zor şartlarda yaşayan bir grup Roman vatandaşımız için konut yapılması için Belevi'de bulunan arazisi bağışladı. Belevi'ye 4 km mesafede, kırsal bir alanda bulunan arazinin imar planının değiştirilmesi için Selçuk Belediyesi'ne başvurdu. Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel de Purçu'nun talebini, Romanların kırsal bir alanda yaşamalarınını doğru bulmamakla birlikte gerekli imar düzenlemesinin yapılması için gerekeni yapacağı şeklinde yanıtladı.
Ancak sosyal medyada çıkan tartışmalar ve sonrasında haberi gazetemizin manşetine taşımamız işin seyrini değiştirdi.
Zaten bir bilmece olan Roman Köyü projesi, birçok bilinmeyeniyle şimdilik rafa kalktı.
Özcan Purçu, konuyla ilgili görüşmemizde, 4 yıl boyunca bu vatandaşlarımıza konut yaptırmak için birçok ilçe belediyesiyle görüşüp arazi istediğini, hiçbir talebine olumlu yanıt gelmeyince sonunda kendi arazisini bağışladığını ve projenin yerel yönetimler tarafından olumlu karşılandığını ifade etmişti.
İzmir Valisi Erol Ayyıldız başkanlığında toplanan Toprak Koruma Kurulu da arazinin 4.5 hektarlık kısmının tarım arazisi vasfı taşımadığı için imara açılabileceği yönünde görüş bildirmişti.
Fakat... Roman vatandaşların en yakın yerleşim yerine 4 km mesafede, bir bakıma tecrit edilmiş şekilde yaşamaya zorlanmalarının insani bir tarafı olmadığı açıktır. Söz konusu çadırlarda yaklaşık 25-30 aile yaşıyor. Bir ülke 30 aileye insanca yaşayabilecekleri bir konut imkanı sunamıyorsa vay halimize!
Selçuk'ta yaşayan vatandaşların projeye ilişkin tepkileri de yenilir yutulur cinsten değildi. “Klavye delikanlıları” Roman Köyü'ne tepkilerini o kadar ağır ithamlarla yaptılar ki söyledikleri şeyleri yeniden hatırlatmaya benim elim gitmiyor!
Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel'in de önce onay verip ardından verdiği kararın arkasında duramaması da irdelenmesi gereken konulardan biri.
Öte yandan İzmir Romanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Abdullah Cıstır'ın da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalar da kafa karıştırır nitelikte. Romanları temsil eden bir derneğin başkanı Roman milletvekili Özcan Purçu'ya destek vermedi. Aksine, Purçu'nun kendi çıkarları için Roman vatandaşları kullandığı minvalinde açıklamalar yaptı.
Biz bir açıklama beklerken önce Tunç Soyer tarafları toplayıp bir mini zirve yaptı. Toplantıdan sonra herhangi bir açıklama yapılmazken birkaç gün sonra Kemal Kılıçdaroğlu, bu defa Ankara'da bir toplantı gerçekleştirdi ve Purçu'ya bölgedeki çadırların kaldırılması talimatı verdi. Çadırları kaldırın dedi ama o çadırlarda yaşayan Roman vatandaşların ne olacağını söylemedi. Toplantı sonrası açıklama yapan Filiz Ceritoğlu Sengel de kendisiyle görüştüğüm Özcan Purçu da bu konuda net bir şey söyleyemedi.
Tüm bunlar olurken bölgenin arkeolojik durumu pek gündeme gelmedi. Oysa Selçuk ve civarı arkeolojik açıdan oldukça zengin. Ama kimse bu eksende bir açıklama yapmadı. Özcan Purçu, projesini oluştururken Selçuk Efes Müze Müdürlüğü'nden bölgenin arkelojik açıdan uygun olup olmadığı yönünde görüş istiyor. Müdürlük de 17 Temmuz 2019 tarihli yazısında bölgenin SİT alanında olmadığı ve imara açılmasında arkeolojik açıdan sakınca bulunmadığı yönünde görüş bildiriyor. Fakat, Efes Müze Müdürlüğü'ne yapılan başvurular neticesinde yeniden bir inceleme yapıldığı ve ikinci incelemede arazide tarihi su yolları, değirmen olduğu tahmin edilen bir kalıntı ve farklı büyüklükte arkeolojik kalıntılar bulunduğunun tespit edildiğini öğrendim. Yapılan bu tespit sonucu Efes Müze Müdürlüğü'nün İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'ne bölgenin tescil edilmesine dair bir rapor sunduğu belirtiliyor.
Anlayacağınız çok bilinmeyenli bir denklem.