İnternet yayınları denetim altına alındı.
Netflix, BluTV ve Puhutv RTÜK’e bağlandı.
Bu yetmez ama...
Yatak odalarımıza da kamera konsun. RTÜK bizi oradan denetlesin.
Pozisyonlara müdahale etsin. Onaylamadığı fanteziler olursa, üç gece yatakta belgesel izleme cezası versin.
Uyurken kıçımız açıkta kalırsa da ceza kessin.
Hem yok öyle yatağa donla falan girmek. Hele çıplak, asla!
Pijamasız uyumaya kalkana da yapıştırsın kapatma cezasını. Ört o üstünü desin.
Sonra mutfakları da denetlesin bu RTÜK...
Öyle İtalyan, Fransız, Çin min yemekleri yapmaya kalkanların ellerine kepçeyle vursun.
Türk mutfağından başka bir seçeneğe meyledenler üç gün üst üste mantı açmaya zorlansın.
Balığın yanında rakı içme densizliğinde bulunanlara, kırmızı ete şarapla eşlik etmek isteyenlere bir hafta boyunca yağmurlu havada su verilmesin.
Evdeki kadehler, eldeki sigaralar blurlansın.
Hatta sonra gelsin bir de beni denetlesin.
Gecenin bir yarısı coşup da eski sevgiliye mesaj atmaya kalkarsam Whatsapp'ımı süresiz olarak kapatsın.
Sabah erken uyanmazsam kahvaltı yapmama cezası versin.
Tuvaletin ışığını açık unutursam evi iki gün karaltsın.
Her gün toz almazsam bir hafta boyunca bulaşıkları elde yıkatsın.
Bir karışmadıkları bunlar kaldı çünkü.
Kendi paramızla, kendi tercihimizle satın aldığımız bir hizmete bile müdahale etme cüretini gösteriyorlar artık.
Kardeşim size ne? Si-ze-ne?
Para benim, keyif benim, ev benim... İstediğimi izlerim.
Sen kendin satın alma, izleme. Çocuklarına izletme.
Aç sen TRT 1'in propaganda masallarını izlet. Diriliş miriliş, elde kılıç kalkan takılın öyle televizyonun karşısında.
Biz size bir şey diyor muyuz?
Bu artık gerçekten son noktadan bir önceki virgül. Kendi evimizde, kendi özgür irademizle, üstelik ekstra ücret ödediğimiz yayınlara bile karışmak, bu ülke için gerçekten korkutucu bir gelişme.
Sıradaki denetim ve yasakların ne olacağını düşünmek bile istemiyor insan.