İşini gücünü kaybeden Dursun, lüks bir restorandan çıkmakta olan zengin iş insanı Temel'in karşısına geçip;
“Tam üç gündür ağzıma pir lokma ekmek koymadum!" demiş perişan bir halde.
“Hiç öyle bir şey olur mi uşağum?” diye Dursun’a sert bir şekilde çıkışmış Temel ve kürdanıyla dişini karıştırıp uzaklaşırken arkasına dönüp seslenmiş "Kenduni zorlayup mutlaka pir şeyler yemelisun!"
Yeri geldiğinde, o günkü kıyafetine uygun sarayında; Ejder Meyveli Smoothie (Chia tohumu eşliğinde), Efuli (Liçi meyvesi eşliğinde), Aloevera (Starex meyvesi eşliğinde), Orman Meyveli Special, Bahçe Naneli Limonata, Taze Sıkılmış Portakal, Taze Sıkılmış Greyfurt, Taze Sıkılmış Havuç, Taze Sıkılmış Elma suyu içip, Pataşur içerisinde Çerkes Tavuğu, Zencefilli Somonlu Suşi, Tartalet içerisinde Antakya usulü Humus, Susamlı Levrek Simidi, Aydın usulü kuzu çöp şiş yiyebilen sayın Erdoğan da muhalefete Temel gibi çıkışmış ve;
“Millet açsa onları da siz doyuruverin!” demişti.
Bu açıklaması da en sevdiğim düşünür Fa-Lanca’nın (ki yazıldığı gibi okunur) şu ünlü sözünü aklıma getirmişti;
“Bir ülkede iktidardakilerin gözü doymuyorsa, o ülkede milletin karnının doyması asla mümkün değildir!”
Neyse sonuçta; muhalefet partileri önce üstü kapalı ve hafiften, sonra da açık açık ve yüksek sesle; “Koy seçim saydığını milletin önüne de milletin karnı nasıl doyurulurmuş gösterelim!” demeye başladılar.
Churchill'e genç bir gazeteci sormuş; “Sizce başarılı bir politikacı olmanın sırrı nedir?"
Churchill cevap vermiş; “Yarın, bir hafta sonra, bir ay sonra, bir yıl sonra neler olabileceğini önceden öngörebilmeme yeteneğine sahip olmaktır.”
Genç gazeteci tam teşekkür edip gidecekken Churchill, “Bir dakika genç dostum!" demiş ve eklemiş, “Daha sözüm bitmedi. Asıl önemlisi de sonra tüm bu öngörülerinin niye gerçekleşmediğini izah edebilme yeteneğidir."
Ben de heveskeran bir gazeteci ve politikacı olarak 2018  genel seçiminden hemen sonra; “Bu iktidar 2023’ü göremez mutlaka erken seçim olur!” öngörümü paylaştığımda, zekamdan şüphe ettiklerini yazan arkadaşlarımız olmuştu.
Geldiğimiz noktadaysa tartışma şu aşamada; Muhalefet seçimi 2022 ilkbaharında yaptırmaya çalışıyor, iktidarsa sonbahara  kadar direnmeye çalışıyor.
Fadime, Temel’le evlendikten 20 yıl sonra ilk çocuğuna hamile kalmış. Zor bir hamilelik dönemi ve 7 aylıkken de doğum olmuş. Temel, telefonla yakınlarına müjde vermeye başlamış; “Müjde anneciğum Fadime geç doğum yaptu!”
Bunu duyan Fadime; “Ula Temel!” diye gürlemiş “Pen, 2.5 ay erken doğum yaptum. Neden sebep geç doğum yaptu diyesun?”
“Pak şimdi Fadimeciğum!” demiş Temel, “Sen pizumkileru akşam yemeğune çağursan. Onlar da akşam yemeğu saatuni kaçirup ertesi sabahın köründe erkenden kapuya dayansalar... Pizumkiler yemeğe erken gelmiş olur mi?”
“Olmaz tabii!” demiş Fadime.
“Peçi, o zaman 20 yıl önce postaya verdiğum çocuk bugün doğduysa , pen ona nasi erken doğum diyeceğum!”
(Bir Ulvi Puğ fıkrasıdır)
Evet, 20 yıldır süren AKP iktidarından sonra aslında 2022’de yapılacak bu seçime de erken demek pek mümkün değil.
Çünkü biz de Temel gibi tam yirmi yıldır yeni bir iktidarın doğmasını bekliyoruz.
Biz de 20 yıldır Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Türk milletinin arasına giren kara bulutlardan kaynaklanan Güneş Tutulmasının sona ermesini bekliyor, Atatürk Güneşinin yeniden tüm yurdun üstüne doğmasını, tüm milletin yüreğini ısıtmasını sağlamak için çalışıyoruz.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun solosuyla başlayan şarkıya; sayın Akşener, sayın Karamollaoğlu, sayın Davutoğlu, sayın Babacan eklendi derken artık MİLLET KOROSU’na dönüştü şarkımız.
Şarkı mı?
Tatyos Efendi'nin uşşak makamındaki şarkısı;
“Tahammül kalmadı artık,
Sakın geç kalma erken gel,
Aman geç kalma erken gel!”
Ve mutlaka gelecek!
Mutlaka!