Lütfen, geçen haftaki '1 Nisan 2024 İzmir' başlıklı yazımı okuyunuz, kendinize, kentinize ve ülkenize teşekkür ediniz. “Umudu kesme yurdundan…” diyenler safından olduğunuz için, kendinizi bir kere daha kutlayınız.
Israrla ve her yerde, “Bu yalnızca yerel seçim değildir” diye yazdım, söyledim. Bunu en iyi bilen, merkezi idarenin başındakilerle yanındakilerdi. Yerel seçimde kazanacakları başarının, ülkenin geleceğini daha pervasız ve fütursuz biçimlemeye dair onlara güç ve cesaret vereceğini anlamak için, büyük bir düşünür ve siyaset uzmanı olmaya gerek yoktu. Sonuçların arkadaşlarda, kibirden dünya görüşüne, ülke okumasından toplum yapısını anlamaya uzanacak bir temizlik ve kendine gelme sürecini başlatmasını dilemek isterdik. Onları kendileriyle baş başa bırakıp, konumuza geçelim.
***
Bu seçim sonuçları, yalnızca toplumsal nefeslenmeye, kemikleşmeye yüz tutan umutsuzluğu dağıtmaya yol açmamıştır. Giderek daralan bir şeritte sıkışan ve ancak yaşayanların bildiği sıkıntılarla boğuşan sanata da nefes aldıracak, umalım ki gerek üreten gerek tüketen açısından, sanatı olması gereken yere taşıyacaktır, taşımalıdır. Batıdan ülke içlerine yayılan ve hepimizi sevindiren karanfil renkli coğrafya, daha yoğun, daha nitelikli, daha sorumlu sanat anlayışının harman yeridir. Şaklabanlığın, arabesk düzeysizliğin, cıvık gülüşmelerin, “Halk böyle istiyor” gibisinden haksız ve kişiliksiz yaklaşımların kemendinde boğulmaya yüz tutmuş sanat, artık olması gereken yere taşınmak için, hepimizden olağanüstü bir çalışkanlık istiyor.
***
Belediye başkanlarımızdan meclis üyelerimize, belediyelerin ilgili birimlerinden sanat eylemcilerine, topluluklarına ve örgütlerine, nihayet yaptığı seçimin gereklerini “yurttaşlık ve kentlilik bilinciyle” talep edecek ve etmek zorunda olan halkımıza, hiç kimse bu görevden
kaçamaz, savsaklayamaz, bahane uyduramaz. Liyakat sahibi belediye kadroları ile kurumsallaşmalarını başaran, yasaları bilen, nitelikli işlerle saygınlıklarını oluşturan sanat üreticilerini buluşturmak zorundayız. Sıradanlık, yavanlık, ucuzluk, kolaycılık ve sosyetik toplaşmalarla yetinmek, bu ülkeyi ve kentlerini yeterince yormuştur.
Yerel seçimlerde gösterilen iradeye, sanat açısından da yoldaş olunması gerekmektedir. Çünkü belediye, yalnızca yol su kanalizasyon işleri değildir. Ama belediyeler, niteliksiz işleri fonlama merkezleri de değildir. Yıllarını hem “içerden” hem “dışardan” üreterek geçiren bir sanat eylemcisi olarak, yazdıklarımı konuya bir giriş olarak değerlendirmenizi isterim.