Mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden ve meteoroloji uzmanlarının "Afrika sıcakları" olarak tanımladığı kavurucu hava dalgası, tüm Türkiye'de hayatı felç etti. Termometrelerin gölgede bile rekor seviyeleri gösterdiği büyük şehirlerde ve tatil beldelerinde, vatandaşlar için serinlemek adeta bir hayatta kalma mücadelesine dönüştü. Geceleri dahi düşmeyen sıcaklıklar ve bunaltıcı nem, bugüne kadar klima almayı erteleyen veya gereksiz bir lüks olarak gören milyonlarca insanı, çareyi beyaz eşya mağazalarında ve online alışveriş sitelerinde aramaya itti.
Ancak, ceplerindeki son parayla veya kredi kartına taksitle bir klima satın almayı başaran tüketicileri, bu kez çok daha sinir bozucu bir süreç bekliyordu: Montaj krizi. Ürünü satın alıp kutusuyla evine gelen vatandaşlar, yetkili servisi aradıklarında duydukları "En erken 10-15 gün sonrasına randevu verebiliyoruz" yanıtıyla adeta şok yaşadı. Bu durum, özellikle evinde küçük çocuğu, yaşlı veya kronik bir hastası bulunan aileler için büyük bir mağduriyet yarattı. On binlerce lira harcanarak alınan ve serin bir nefes umuduyla beklenen cihazların, haftalarca kutusunda, atıl bir şekilde beklemesi, tüketicinin yaşadığı çaresizliği gözler önüne serdi. Sıcaklarla boğuşan vatandaşlar, parasıyla satın aldıkları serinliğe ulaşmak için gün saymaya başladı.
Sektörden itiraf: 'Stok var ama servis yok'
Peki, bu kaosun arkasında ne yatıyor? Bir ürün kıtlığı mı var, yoksa plansızlık mı? Konuyla ilgili CNBC-e yayınına katılan İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) Başkanı Mehmet Hakkı Şanal, meselenin bir "stok" sorunu olmadığını, problemin tamamen servis ve montaj kapasitesindeki tıkanıklıktan kaynaklandığını belirtti. Şanal, sektörün bu talebi karşılayacak kadar ürüne sahip olduğunu ancak aniden patlayan talebin, montaj hizmeti sunan altyapıyı hazırlıksız yakaladığını ifade etti.
Şanal, "Geçtiğimiz 15 günlük sürece baktığımızda birden talep artışı olduğu için servis montaj konusunda süreler uzamakta. Doğal olarak tüketiciler de ani olarak sipariş verdiği için montaj sürelerinde şu dönem biraz uzamalar mevcut" diyerek durumu özetledi. Bu açıklama, aslında iklimlendirme sektörünün mevsimsel bir krizle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Klima montajı, özel eğitim, tecrübe ve ekipman gerektiren nitelikli bir iş kolu. Sektördeki yetkili servis teknisyeni sayısı, yılın 10 ayı normal seyrederken, sadece 2 aylık bu aşırı yoğun dönemde talebi karşılamakta yetersiz kalıyor. Firmaların, kısa süreli bu talep patlaması için yıl boyunca fazladan binlerce teknisyen istihdam etmesi ekonomik olarak sürdürülebilir bulunmuyor. Bu durum, her aşırı sıcak hava dalgasında, tüketicinin aynı "montaj kriziyle" karşılaşma riskinin devam edeceğini gösteriyor.
Fiyatlar da sıcaklık gibi rekor kırıyor
Vatandaşın cebini yakan tek şey bunaltıcı sıcaklar değil. Fırsattan istifade, klima fiyatlarında da fahiş artışlar yaşanıyor. Sektör temsilcileri, bu yaz klima fiyatlarının geçen yılın aynı dönemine göre marka ve modele bağlı olarak yüzde 25 ila yüzde 45 arasında zamlandığını belirtiyor.
Artan döviz kuru, hammadde ve lojistik maliyetlerinin yanı sıra, patlayan talebin de körüklediği bu artışlarla, giriş seviyesi bir klimanın fiyatı bile 25 bin liradan başlıyor. Daha teknolojik, inverter özellikli ve yüksek BTU kapasiteli modellerde ise bu rakam, 100 bin lirayı rahatlıkla aşıyor. Bu rakamlar, klimanın artık bir "beyaz eşya" olmaktan çıkıp, neredeyse ikinci el bir araba veya bir yıllık kira bedeline denk gelen bir "yatırım" kalemine dönüştüğünü gösteriyor. Bu yüksek maliyet, birçok ailenin klimayı sadece bir "hayal" olarak görmesine neden oluyor.
İlginç bir şekilde, klimaya olan bu yoğun talep, daha ekonomik bir alternatif olan vantilatör pazarını ise olumsuz etkilemiş durumda. Eskiden yaz aylarının kurtarıcısı olan vantilatörlerin satışları, bu yıl geçen yıla göre yaklaşık yüzde 50 oranında düştü. Artan rekabet ve düşen taleple birlikte, vantilatör fiyatları da ortalama yüzde 25 geriledi. Fiyatları 800 liradan başlayıp 5 bin liraya kadar değişen vantilatörler, artık aşırı sıcaklar karşısında yetersiz kaldığı düşüncesiyle tüketiciler tarafından eskisi kadar tercih edilmiyor. Bu durum, iklim değişikliğinin tüketim alışkanlıklarını nasıl kökten değiştirdiğinin de somut bir kanıtı.
Piyasanın röntgeni: Türkiye'nin 1 milyar dolarlık serinleme pazarı
Türkiye'de yaşanan bu klima çılgınlığı, aslında devasa bir pazarın dinamiklerini de gözler önüne seriyor. İklimlendirme sektörünün 2024 yılı verileri, pazarın büyüklüğü hakkında önemli ipuçları sunuyor. Geçtiğimiz yıl, Türkiye'de toplam 3,3 milyon adet split klima satıldı. Bu devasa rakamın yaklaşık 2,2 milyonu yerli üretimle, 1,1 milyonu ise ithalat yoluyla karşılandı. Bu veriler, Türkiye'nin sadece büyük bir tüketici değil, aynı zamanda önemli bir klima üreticisi olduğunu da gösteriyor.
Sadece ev tipi klimaların oluşturduğu pazarın büyüklüğü ise yaklaşık 1 milyar dolarlık bir hacme ulaşmış durumda. Bu rakam, Türkiye'deki milyonlarca hanenin serinleme ihtiyacının ne kadar büyük bir ekonomi yarattığını kanıtlıyor. Uzmanlar, küresel ısınmanın etkilerinin giderek daha fazla hissedilmesiyle birlikte, bu pazarın önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam edeceğini öngörüyor. Ancak bu büyümenin sağlıklı olabilmesi için, sadece üretim ve satış değil, satış sonrası hizmetler olan servis ve montaj altyapısının da eş zamanlı olarak güçlendirilmesi gerekiyor.
Merdiven altı tehlikesi: 'Ucuz montaj' can yakabilir
Yetkili servislerin 15 gün sonrasına randevu vermesi, tüketicileri tehlikeli bir yola itme riski taşıyor: "Merdiven altı" olarak tabir edilen, yetkisiz ve eğitimsiz tamircilere yönelme. Çaresiz kalan ve bir an önce serinlemek isteyen vatandaşlar, internet sitelerinden veya mahalle esnafından buldukları, daha ucuza ve daha hızlı hizmet vaat eden kişilere klima montajı yaptırma eğilimine girebilir. Ancak uzmanlar, bu durumun hem maddi hem de can güvenliği açısından büyük riskler taşıdığı konusunda uyarıyor.
Yanlış yapılan bir montaj, cihazın verimsiz çalışmasına, enerji tüketiminin artmasına ve kısa sürede arızalanmasına neden olabilir. Daha da tehlikelisi, hatalı elektrik bağlantıları yangın riskini, soğutucu gaz borularındaki yanlış işlemler ise zehirli gaz sızıntılarını tetikleyebilir. Ayrıca, yetkisiz bir kişinin cihaza müdahale etmesi, klimanın garanti kapsamı dışına çıkmasına neden olur. Bu da, ileride yaşanacak en ufak bir sorunda, tüm tamir masrafının tüketicinin cebinden çıkması anlamına gelir. Bu nedenle, ne kadar uzun sürerse sürsün, montaj işleminin mutlaka markanın kendi yetkili servisine yaptırılması, uzun vadede çok daha büyük sorunların önüne geçmek için hayati bir önem taşıyor.