İlhan Şeşen deyince aklımda beliren kelimeler; haza beyefendi, sakin, kibar, ellerinde çiçekler, perdeyi havalandıran rüzgar, Ankaralı abi vs. idi.
Artık değişti...
Bundan sonra dünyanın en güzel, en romantik şarkılarını da söylese, dünya beyefendi olimpiyatlarında birinci de seçilse benim için sokaklara işeyen adamdır.
Artık İlhan Şeşen dendiğinde aklıma sadece o çirkin görüntü gelecek.
Gündüz vakti, bir duvar dibinde uluorta çişini yapan bir adam.
Diyelim ki bir rahatsızlığı var ve altını tutamıyor, olur ya insanlık hali.
Peki civarda hiç mi bir kafe, kahvehane, ne bileyim işte içinde tuvalet bulunabilecek herhangi bir dükkan, mekan yoktu?
Bu kepazelik nedir Allah aşkına?
Daha doğrusu bu erkeklerin olur olmadık yerlerde, canları her istediğinde çıkarıp sağa sola idrar bırakma merakları nedir?
Ama iş aslında şu meşhur oğlan analarında başlıyor. Oğluşları daha küçücük çocukken "çişin mi geldi, yap oğlum şu yol kenarına" deyip sokaklara pislemek dünyanın en normal davranış şekliymiş gibi öyle öğretiyorlar.
Kız çocuklarında bu hak yok ama.
Sadece oğlan çocukları.
Onlar da bu alışkanlıklarını büyüyünce de sürdürüyorlar tabii.
Ne hakla kardeşim ne hakla?
Sokakları, otobüs duraklarını, kuytu köşeleri, duvar diplerini, kaldırım taşlarını sidik kokutmaya, mikrobunuzu yaymaya ne hakkınız var sizin!
O hak sadece hayvanlara ait... Siz hayvan mısınız? Gerçi bir hayvana bile doğduktan çok kısa bir süre sonra nereye hacet gidermesi gerektiğini kolayca öğretebiliyorsunuz.
Ama size öğretemiyoruz.
Ya da şöyle düşünün, kadınlar da sizin gibi olsa...
Yollar ulu orta yere çömelmiş kadınlarla dolsa.
Çok pis bir muhabbet değil mi?
Rahatsız oldunuz, mideniz bulandı.
İşte bizim de öyle oluyor.
Ayıptır ayıp! İlhan Şeşen'e ise iki kez ayıp! Bu kadar başarılı bir müzik kariyerini bir duvar dibine bıraktığı ve hayranlarını hayal kırıklığına uğrattığı için!
Kınıyoruz.
***
Şovunuz batsın
Önümüzdeki sezon evlilik programları rafa kalkıyor.
Sözde ekran temizliği yapılacak çünkü.
Yerseniz...
Tam tersi daha rezil, daha avam görüntülere hazırlanın şimdi.
Çünkü o programların en çok reyting alınan bölümleri, kavgalardı.
İzleyici ekranda sakin, huzurlu, mutlu insanlar görmek yerine hakaretlerin havada uçuştuğu, çığlık çığlığa bağırılan, ağlanan görüntüleri tercih ediyordu.
İşte yapımcılar da buradan yürümeye karar verdi.
Sözde çok ulvi bir görevmiş gibi insanları barıştırmaya başladılar.
Tamamen kurgu ve ajanstan seçilmiş karakterlerle tabii.
Sözde uzmanlar çiftleri barıştırmaya çalışıyor, ilişki koçluğu yapıyor vs.
Yine yersen...
Tek amaçlanan daha fazla gözyaşı seli, daha fazla kavga...
Ha tabii bir de Müge Anlı'nın açtığı yolda bayrağı eline alanlar var.
Sözde cinayet çözücüler...
Ölmüş insanların, özellikle de öldürülmüş zavallı çocukların kanı üzerinde yalan dolanla dolu, yine kurgudan ibaret bir şov gerçekleşiyor.
Cinayetin görgü tanığı diye stüdyoya getirilen adam bir bakıyorsun başka bir programda bu kez başka bir olayın tanığı!
Utanmak sıkılmak ve vicdan da yok... O insancıkları, çocukları bir kez daha öldürüyorsunuz böyle yaparak. Reytinginiz, şovunuz batsın e mi?!