Her akşam biraz yiyecek hazırlayıp Siyah'a götürmem artık rutin bir olay haline geldi. Evet burada biraz taraflı olduğumu itiraf etmeliyim. Mahallede pek çok köpek var ama benim için Sarı ve Siyah daha önemli. Genelde köpekleri severim ama bazılarını daha çok severim.
Neyse geçen akşam “Siyah” diye seslendiğimde yanında bir başka köpekle koşarak geldi. Yanındaki köpek bir deri bir kemik. Açlıktan midesi içine geçmiş. Yiyeceği bıraktım, Siyah oralı bile olmadı. Sadece bacağıma sürtünerek teşekkür etti. Diğer köpek büyük bir iştahla yemeye başladı. Baktım Siyah yanı başında bekliyor. O zaman anladım. Yemeği arkadaşına ikram ettiği gibi başka bir köpek yiyeceğe ortak olmasın diye nöbet tutuyor. Dayanamadım gittim başını okşadım. O da kuyruğunu sallayarak bana yine teşekkür etti.
Ha bu arada akşamları Sarı’yı bulmak mümkün değil. Nereye gidiyor? Nerede yatıyor? Tam bir muamma... O nedenle akşam yemekleri sadece Siyah’a ait. Tabii o misafir çağırmazsa…
Eğer yolunuz Güzelbahçe taraflarına düşerse... Miskin miskin yatan, dünyaya geldiğine bin pişman gibi ağır ağır yürüyen, çok iri bir çoban köpeğine rastlarsanız O'nun adı Sarı'dır... Köpekten daha çok bir ayıyı andırır. Tehlikeli bir durum yoksa onun ne kadar atik ve çevik olduğunu anlamanız mümkün olmaz.
En küçük bir köpek havlamasında mahallenin kolluk kuvveti gibi olay yerine bir hışımla intikal eden göğsü beyaz, kendisi kapkara bir köpeğe rastlarsanız O'nun adı da Siyah'tır. Siyah'ı daha çok kuyruğunu kaldırmış, ön bacaklar üzerinde doğru dikelmiş, olayları takip ederken görebilirsiniz.
İkisinin ortak özelliği mahalledeki çetenin liderleri oluşu. Birbirlerine pek bulaşmıyorlar. Ama onlardan habersiz kuş uçmaz. O kadar etkililer yani... Ama korkmayın ikisinden de size zarar gelmez.
Biraz yiyecek, bir kap da su verirseniz eğer, bırakın size zarar vermelerini, size zarar gelmesine bile izin vermezler...
Küçücük kızların vahşet haberlerinin arttığı bir ortamda sokak köpeklerini yazmama şaşırabilirsiniz. Ama biz börtü böceği seven, küçük bir kuş için kaygılanan, çevresine duyarlı bir toplum olabilseydik, bu vahşet haberleri hiçbir zaman bu kadar çok olmazdı. Biz de bu kadar çok endişelenip gelecek için bu derece kaygı duymazdık…