Dün e-devlet'te 1800'lü yıllara kadar soyağaçları açıklandı haberi yayılınca herkesi bir coşku sardı.
Site yoğun ilgiden çöktü. Mısır'da zengin bir dede ve unutulmuş bir miras hayal edenler büyük heyecan yaşadı.
Başka işlemler için evrak almak isteyenler mağdur oldu.
Bazı aileler bu işi baştan ciddiye alıp sıkı tutmuşlar, 8 kuşak geriye gidenler var. Hatta çok daha fazlasına...
Ben şanssızlardanım. Hem anne hem baba tarafım suyun öte yakasından gelmişler ve doğru düzgün kayıt tutulmadığı için biz ancak üç kuşak kadar geriye gidebiliyoruz.
Bir iki kez ailenin Yugoslavya'daki soyadından insanları sosyal medyada bulup mesaj atmıştım ama bir sonuç alamamıştım. "Biz galiba kuzeniz" diye bir mesaj alınca muhtemelen dolandırıcı falan sanmışlardı beni.

***

Şimdi itiraf edelim dün e-devlet'in soyağacını öğrenmekle ilgili bölümüne saldırıp siteyi çökertenlerin asıl ve büyük bir beklentisi vardı: Yurtdışında akrabalar bulup kapağı atacak yer aramak!
Türkiye giderek yaşanacak değil kaçıp gidecek bir ülke oluyor ne yazık ki.
Gün geçmiyor ki 'ne oldu canım ülkeme?!' diye hayıflanmayacağımız bir haber almayalım.
Robot'a fırça atan Bakan ve "Kadın sporculara sponsor olmak büyük günahtır" diyen Çaykur Genel Müdürü, dünün anlam vermekte güçlük çektiğimiz iki haberiydi mesela.
Eskiden yurtdışında sadece yaz okulu araştıran ebeveynler şimdi çocuklarının tüm öğrenimini dışarıda tamamlatabilmek için imkanları zorluyorlar.
Yunanistan'da 'lüks bir sitede villa alana oturma izni bedava' kampanyaları yapan ülkelerarası emlakçılar türedi.
Ama hiç kendimizi kandırmayalım. Çocuklar, gençler hadi neyse de bizler artık bu ülkeden başka yere uyum sağlayamayız. Ayrıca ne münasebet efendim, bu cennet topraklardan neden vazgeçecekmişiz.
Tüm gücümüzle cumhuriyete, demokrasiye sahip çıkmaya devam.
Hem evde hayvanlarım var benim onlar olmadan kapıdan dışarı çıkmam.
En iyisi o soyağacı mevzusunu hiç kurcalamayıp kafayı boşuna karıştırmamak.
Bu saatten sonra lahana yaprağından çıkmışım diye varsayıyor ve sadece iyi insan olmaya çalışmaya devam diyorum.

***

Delisin işte farkına var


Bu hafta Akıl Sağlığı Farkındalık Haftası...
Hepinizi uyandırayım: Topumuz delirdik!
Al sana farkındalık işte!
Şahsen bizzat kendimin ve çevremde kim var herkesin kayışı hafiften kopardığının gayet "farkındayım".
Son yıllarda bu ülkede bu şartlarda yaşamaya çalışmak ve akıl sağlığını korumak öyle kolay iş değil zaten.
Şimdi, farkına vardık mı vardık. Artık sıra, tamamen sıyırmadan maçı toparlamaya geldi.
Spor mu olur, yoga mı olur, bir hobiye sardırmak mı olur, psikiyatr kapısı çalmak mı olur... Herkes kendine göre bir yol yöntem bulsun.
Ben kendi yöntemimi deniyorum. Sizinle paylaşmam, herkesin tedavisi kendine.
Ama iş belimize ip bağlayıp elimizde bir çemberle araba sürmeye varmadan bir an önce tedaviye geçelim derim.
Şu anda sevimli deliyiz, tehlikeli birer sosyopata dönüşmeyelim.