Gündem cadı kazanı gibi. Sürekli altına ateş atmaktalar.
Bir yanda Gazze, Hamas, ‘Ey Netenyahu’, ‘Sayın Sisi’, ‘Esat’. Diğer yanda yargıda duyulmamış, görülmemiş kavga. Bir başka tarafta vatandaşın evine, arsasına çökme yasası...
Ortalık toz, duman...
Mahalle bakkalına soruyorum;
-Ne iş?
-Abi bunların hepsi esas gündemi saklama çabaları. Esas gündem mutfak. Millet perişan. Yoksulluk diz boyu. Vatandaş eve ekmeği zor götürüyor. Veresiye defterimi bir görsen şaşarsın. Sayfalar yetmiyor. Hele emekliler; artık aydan-aya da ödeyemiyorlar.
-İyi de Cumhurbaşkanı ‘Emeklileri rahat ettirdik' diyor.
-O milletvekili emeklilerini söylüyor. 7 bin 500 lira alan gariban nasıl rahat etsin?
Durum bu. İktidar ne yapacağını şaşırmış durumda. Mart seçimleri yaklaşıyor. Hazine tam takır. Kara kara düşünüyor. Mehmet Şimşek Batı'dan nasihat aldı döndü. Ortadoğu'da umduğunu bulamadı. Ne desin?
'Türkiye'de yatırımcı güveni geri geldi. Risk primi yarı-yarıya inmiş durumda' diyor.
Hangi güven? Yargının tepesindeki kavga mı güveni geri getiriyor? İktidarın Anayasa değişikliği planı dolayısıyla körüklendiği kavga mı? Yargıyı 'Milli Yargı-Neo Liberal Yargı' diye bölme çabaları mı? Yargıdaki çatışmanın anayasal düzene bir başkaldırı olarak nitelenmesi mi? Halkın seçtiği bir milletvekilinin Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşın cezaevinde tutulması mı? Özel arsa ya da konutlara çökme yasaları mı?
Hangisi? Bunlardan hangisi yatırımcı güvenini geri getiriyor?
***
AKP-MHP-HÜDAPAR İttifakı, devlet düzenini değiştirmeye, eğitim ön sırada olmak üzere tüm kamusal alanı dinselleştirmeye, devleti partileştirmeye çaba harcamakta. AKP minareyi çalmayı kafaya koymuş, kılıf hazırlamakla meşgul. Geldiğimiz noktada bugüne kadar yapılan pandispanya muhalefetin rolünü yadsıyabilir miyiz?
Muhalefette gerçek değişim olacak mı? Zaman gösterecek. Yargıtay’ın anlaşılmaz davranışı karşısında CHP'nin Meclis'te sürekli oturma eylemiyle tepki vermesi olumlu bir ışık.
Kadro değişiklikleri ile gölge kabine oluşumlarının küskün seçmenlerde bir heyecan ve umut yarattığı da söylenebilir. Ana muhalefetin bundan sonra özellikle Mart seçimlerine kadar neler yapacağı, seçmenleri şaşırtacak, heyecanlandıracak eylemlerde bulunup bulunmayacağı doğrusu merak konusu .
Seçimden seçime kapısı çalınan, siyasetten uzak tutulan seçmen artık televizyon ekranlarında 'Şiddetle kınıyoruz, protesto ediyoruz, kabul etmiyoruz, bizim için yok hükmünde '' söylemlerindeki papağanları görmek istemiyor.
Büyük devrimci Che Guavera yıllar önce tanıyı koymuş;
'Sözler güzeldir ama, eylem yücedir.'