Türk Ceza Kanunu'nun başlangıç maddeleridir cezanın kanuna uygun olması ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olması...
Bakın bakalım son yıllardaki yargı kararlarına.
Hukuk bir yana vicdanlarınızı rahatsız etmiyor mu?
Cumhurbaşkanı Yardımcısı bile adalete olan güvenin yüzde 30'lara indiğini belirtiyor.
Türkiye son 5 yılda hukukun üstünlüğü konusunda 50 basamak aşağıya düşmüş.
Kim bunun sorumlusu? Yazık günah değil mi bu ülkeye?
Daha birkaç yıl evvel Ergenekon, Balyoz davalarında hukuk rezaletlerini yaşamadık mı?
Şimdilerde ne oldu Cumhuriyet Çalışanları davası?
Yargıtay bu dava için beraat istedi,tutuklular bırakıldı. Peki bu kadar zamandır suçsuz yere hapis yatan gazetecilere bu hesabı kim verecek?
Ve nihayet adalette son nokta.
Duayen gazeteci Uğur Dündar'a 5 yıl önce kaleme aldığı bir yazı ile ilgili verilen ceza...
Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a hakaret ettiği gerekçesiyle verilen ceza akıllara zarar...
5 ay 25 gün haftada iki saat bir üniversite kütüphanesinde ''Şerefe karşı işlenmiş suçlar '' konusunda yazılmış kitap, makale ve tezleri okuma cezası...
Vay ki ne vay....
Yazıda hakaret, iftira, yalan yok.
Kaldı ki Binali Yıldırım şikayetini geri çekmiş.
Bir de İstanbul belediye Başkanlığı seçimleri öncesi açık oturumu yönetmek üzere en güvendiği gazeteci olarak Uğur Dündar'ın adını vermiş.
''Şerefe karşı işlenmiş suçlar'' öyle mi?
Traji-komik okuma cezası.
Aslında tasarlanmış bir ceza izlenimi veren bu karar tüm namuslu, doğruları yazan ve söyleyen, yandaş olmayan dürüst gazetecilere verilen bir ceza ve onlara yapılan bir hakaret...
Basın özgürlüğüne ağır bir darbe....
Uğur Dündar 50 yıllık meslek hayatında namusun, şerefin kitabını yazmış, tüm dürüst gazetecilerin idolü olmuş bir kişi...
Ne yapacak şimdi? 5 ay boyunca kendi kitaplarını mı okuyacak? Bence yandaş-yalaka gazetecilere namus ve şeref kavramını anlatan yeni bir kitap yazacak.
Benim tanıdığım Uğur Dündar, daha mesleğe başlarken Sokrat'ı, Platon'u, Kant'ı Nietche'yi, Sartre'ı okumuş tam donanımlı bir gazeteci.
''İnsan onuruyla'' ilgili kitapları okumaya ihtiyacı yok.Maalesef toplumun O'nun şerefle ilgili yazdığı kitapları okumaya ihtiyacı var.
Bakın beraber yazdığımız ''Yalandan Kim Ölmüş'' adlı kitapta yer verdiğimiz ''TBMM Darbeleri ve Muhtıralara Soruşturma Komisyonu'nda'' yaptığı açıklamada neler söylemiş;
''Habercilik yaşamımda hiçbir patron veya meslek dışı güçten emir ve talimat almadım, evrensel meslek ilkelerimizin dışındaki hiçbir gücün önünde eğilip bükülmedim. Sadece ve sadece toplumun bilgi edinme ve gerçekleri öğrenme hakkına hizmet ettim. Bu nedenle bilgisine başvurulan bazı gazeteciler gibi pişmanlıklar ve aldatılmışlıklardan söz ederek günah çıkartmama neden olacak bir ahlaksızlığın içinde de bulunmadım.''
İşte böyle dürüstlüğü, doğruluğu, halkın gerçekleri öğrenme hakkını savunmayı yalnızca gazetecilik ilkeleri olarak değil bir yaşam biçimi olarak belirlemiş bir kişi Uğur Dündar.
Mutlaka bir ceza vermek istiyorsanız, rüşvetçi siyasetçilere, hırsız müteahhitlere, kayırmacı belediye başkanlarına ahlak dersi vermesi cezası verin Uğur Dündar'a...