Eh bir bayrama daha huzur ve güven içinde giriyoruz. Eskiler hiç yorulmasın. “Bizim zamanımızda” diyerek söze başlayıp, gıcır gıcır ayakkabılarla yatıp sabahın erken saatlerinde ayağına geçirme sevincini anlatıp durmasın. Yeni gençliği sinir etmesin. Sussun otursun. Yaşanmış bitmiş.
Şimdi bayramlar değişti...
Mesela çocuğa iskarpin alsan, alır kafana çarpar. Eskiden yokluk varmış. Bir ayakkabı görünce görmemişin oğlu muamelesi yapılırmış. Şimdi öyle mi ya... Her şey var her şey. İş var, aş var, üretim var.
Burada araya girip durumu anlatayım. Malum bayram öncesi sorunlarımız çoktu. Kovid-19 virüsünden çok çektik. Kayıplarımız oldu. Evlerden çıkamadık. Zaten ekonomi felç. Böyle bir ortamda biraz moral olsun istedim.
İstedim ki; Bayram mutluluğu hepimizin olsun. Gönenç içinde olalım.
Ama hakikat diye de bir şey var.
Kutlanamayan bayramlar var. Mesela bizim bayramımız. Sansürün kaldırılmasının 112. yılını kutladık, birkaç gün önce. Kutladık lafın gelişi...
Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı dolayısıyla şöyle bir mesaj paylaşmış; “Baskıyı sadece matbaada görmek istiyoruz.”
Tamda durumumuzu anlatıyor.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti bir bildiri yayınladı.
“Artık 24 Temmuz, Basın Özgürlüğü için mücadele günüdür” başlığıyla yapılan açıklamada, özgür basının halkın haber alma hakkının teminatı olduğu vurgulandı.
Uzun metni tekrar etmeyeyim, 24 Temmuz artık gazeteciler için bayram değil.
Çünkü halen 85 gazeteci hapis yatıyor. Çok sayıda gazetecinin davası sürüyor. Üstüne üstlük binlerce gazeteci işsiz...
İnsanlar gazetecilere dertlerini anlatır, gazeteciden medet umardı. Bazı gazeteciler toplumun dert babasıydı. Köşesinden yazılar yazar, kulak çeker, işlerin düzelmesi için ağırlığını koyardı.
Şimdi, “Kelin ilacı olsa başına sürer” durumundayız.
İş buraya vardı.
Ama doğru haber, inanın çok ama çok önemli.
Halkın doğru bilgilendirilmesi demek, doğru istikamet demektir.
Yani ne çekiyorsak sizin için. Ne çekiyorsak sizin yüzünüzden.
Oh sonunda suçlu da bulundu.
Şimdi iyi bayramlar...