· İZBETON A.Ş. üzerinden yürütülen ve aralarında eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in de bulunduğu 6'sı tutuklu 65 sanığın yargılandığı kooperatif davasında, Türk filmlerini andıran bir sahne yaşandı.
· Duruşmanın dikkatli gözleri, uzun süre İzmir’in eski Baro Başkanı Özkan Yücel’i aradı. Mahkeme salonuna yaklaşık iki saatlik rötarla giren Yücel’in, davanın seyrini değiştirebilecek önemli bir belgeyi alabilmek için geciktiği anlaşıldı. Yücel mahkeme başkanına belgeyi uzatarak, “Sayın Hakim, buyurun. Bu davaya isnat kabul edilen kamu zararı iddiasının işte yanıtı. Kamu zararı yoktur belgesini size takdim ediyorum” dedi.
· Oysa yaklaşık bir ay önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, "İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden dava dosyasına kamu zararı yoktur şeklinde bir belge sızdırılmış. Biz böyle bir belge vermedik, bu hukuka aykırı şekilde elde edilmiş bir belge ve nihai bir kanaat ifade etmiyor. Hazırlayacağımız nihai görüş yazısı, 13 Ekim’e yetişmez " açıklamasında bulunmuştu.
· Avukat Özkan Yücel belgeyi mahkeme başkanına uzatırken salonda büyük bir sevinç görüldü. Çünkü davanın ana dayanaklarından biri olan ‘kooperatif süreci kamu zararına yol açtı’ iddiası çürüdü.
İlgili belgenin son anda gelmesi, bazı baskılarla Büyükşehir Belediyesi’nin süreci hızlandırdığı algısı yarattı.
· CHP’nin İzmir’deki 13 milletvekilinden sadece 4 tanesi; Murat Bakan, Rıfat Nalbantoğlu, Yüksel Taşkın ve Ednan Arslan salondaydı. Duruşmayı izleyen belediye başkanları ise Helil Kınay (Karabağlar), Ünal Işık (Gaziemir), İrfan Önal (Bayraklı) ve Mehmet Türkmen (Kemalpaşa) olarak kayda geçti.
· İzmir’in eski Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da duruşmayı izleyenler arasındaydı.
· 11. Ağır Ceza Mahkeme salonunun küçüklüğü nedeniyle ayakta kalan avukatların tepkisi dikkat çekti. Dosyalarını incelemekte ve savunma yapmakta zorlandıklarını belirten bazı avukatlar, daha büyük bir salon talebinde bulundu. Bir avukatın “Duruşma yine Şarkan’a alınsın” talebi ise tepki gördü.
· Sanık avukatları arasında yer alan eski Cumhuriyet başsavcısı ve eski milletvekili İlhan Cihaner, “Bu duruşma kriminal değil siyasidir” sözleriyle dikkat çekti.
· Tutuklu sanıklardan Kooperatif Başkanı Cihangir Lübiç, Türkiye’deki A belgeli 3 bin 500 gümrük müşavirinden biri olduğunu söylerken, avukat sayısının 250 bine dayandığını hatırlatarak iki meslek grubu arasında kıyaslama yapması, salonda gülüşmelere neden oldu. “Nitelikli dolandırıcı değil nitelikli işverenim” diyen Lübiç, kızlarından bahsederken de gözyaşlarını tutamadı.
· Şenol Aslanoğlu, savunmasına, “Sürecin başından itibaren 8. kez hakim değişikliği olduğunu görüyoruz. Yeni gelen hakim ve savcılarımıza hoş geldiniz diyorum” sözleriyle başladı.
· Kooperatif ortakları arasında şikayetçi olmayanlar da vardı. Hakan Öztürk ve Murat Şahin, “kooperatifçilik sistemine inandıkları için ortak olduklarını, kooperatif süreçlerinde bazı aksaklıkların yaşanabileceğini belirterek sanıklar hakkında şikayette bulunmayacaklarını ifade etti.
· Geçen duruşma Aliağa Cezaevi'nden gerçekleştirilmiş ancak avukatların talepleri üzerine bu kez İzmir Adliyesi'ne alınmıştı. Mahkeme Başkanı, İzmir’de olsun istediniz ama şimdi salona sığılmıyor yaklaşımı gösterdi. Oysa İzmir Adliyesi’nde bu kadar sanığın olduğu bir dava için daha büyük bir salon ayarlanabilirdi. Çok sayıda sanık yakını dışarıda kaldı, hatta sanıklar dahi salona girmekte zorlandı.
· Davaya İzmir Büyükşehir Belediye eski Başkanı Tunç Soyer ile CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun dinç ve şık takım elbiselerle katıldığı gözlendi. Tutuklu sanıklardan eski Genel Sekreter Barış Karcı’nın sakal uzattığı, İZBETON eski Genel Müdürü Heval Savaş Kaya’nın ise oldukça kilo verdiği gözlemlendi.
· Eşrefpaşa Hastanesi Başhekim Yardımcısı kardiyolog Dr. Gaffar Karadoğan, “Ben bir hekimim şirkete sadece maaş düzenlemesi için yönetim kurul üyesi olarak gösterildim, benim burada ne işim var” diye sorarken, Karadoğan’ın avukatı ise gerçek mağdurlardan bir bölümünün de Karadoğan’ın tedavi ettiği kalp hastaları olduğunu söyledi. Karadoğan’ın avukatı, “Tüm Türkiye’de devlet hastanelerinde hekimler döner sermayeden pay alırken, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan Eşrefpaşa Hastanesi’nde Bakanlık döner sermayeye izin vermiyor. O zaman da yönetici hekimlerin maaşları düşük kaldığı için çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyesi olarak gösteriliyor. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, düzeltilmediği sürece yarın da böyle olacak” savunmasında bulundu.
· Mahkemede şikayetçi mağdurlar da yer aldı. Ancak mağduriyetlerin önemli bir kısmının Temmuz 2024 tarihinden itibaren inşaatların durdurulmasından kaynaklandığı vurgulandı. Mağdurlar yeni dönemde de kendilerine yeni protokoller sunulduğunu ancak bu kez ucu açık sözleşmelere imza atmak istemediklerini ifade etti.
· Davanın seyrinde mağdurların mağduriyetlerini anlatırken, tutuklu sanıkların aileleri isyan etti. Hiçbiri şu suçlu diyemiyor, evlerimize kavuşamadık diyor ama bizim eşlerimiz evlatlarımız cezaevinde hücrelerde kalıyor. Asıl mağdur kim?