Ahtapot gibi sekiz koldan sarmışlar ülkeyi.
30 tarikat ve bunlara bağlı 400'den fazla kol.
Ne oluyoruz?
Kimsiniz siz?
Amacınız ne?
Bir akademisyen.
Profesör Esengül Balcı araştırmış.
Ülkede 2 milyon 600 bin kişinin bir tarikat ya da cemaatla ilişkisi var.
Bunların yüzde 9'u ılımlı islamı reddediyor.
İslamın özünün 'Cihad' olduğuna inanıyor.
Yalnızca İstanbul'daki tekke sayısı 445.
Taraftar kazanmak için eğitim (!) kurumları açıyorlar.
Bu taktik hiç yabancı değil.
Lanet FETÖ'nün lise, üniversite, dersane açarak taraftar bulma taktiğiyle tıpatıp uyuşuyor.
Ülkedeki eğitim kurumlarının 1/3'ü tarikat ya da cemaat bağlantılı.
Tarikatlarda iş ve çıkar ilişkileri de oldukça önemli.
Bunların şirketleri, hastaneleri, özel okulları hemen hemen her yerde....
Gazeteci İsmail Saymaz uzun zamandır bas-bas bağırıyor;
'FETÖ'nün kendisi gitmiş, gölgesi yerli-yerinde duruyor. Onun bıraktığı boşluğu doldurmak isteyenler var. Bu tarikatlar hem iş dünyasında, hem siyasi arenada, hem de devlet içinde örgütleniyor.'
Say say bitmez.
Nakşibendilik var.
Kadirilik var.
Rufailik var.
Mevlevilik var.
Halvetilik var...
Bitmedi Nakşibendiler bölünmüşler; Menzil olmuş, İsmail Ağa olmuş, İskenderpaşa olmuş, Erenköy Cemaati olmuş...
O da yetmedi Nakşibendi'den ayrılanlar Süleymancılar'ı, Işıkçılar'ı, Nur Cemaatini oluşturmuş.
Amip gibi bölüne bölüne ürüyorlar.
Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu 'Metastaz'da yazmışlar;
'Bunlardan Menzil grubu bürokrasi içinde artık kendini saklamıyor. Sağlık, jandarma ve Gülen'den boşalan emniyet teşkilatı içinde örgütleniyor. İskenderpaşa cemaati ise Yargıda örgütlenmekte.'
Yiğit Gazeteci rahmetli Uğur Mumcu da 1987 yılında Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde yazmış bunları;
'Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez... Bir kolumuz siyasette, öbür kolumuz ticarette,ayaklarımız da tarikatlarda... Bir üçgen bu... Ticaret, siyaset ve tarikat üçgeni... Bunlar dindarın sahtecileridir... Zavallı, yoksul Müslüman yurttaşların kanlarını emenler de bunlardır... İnanç sömürücüleridir bunlar....'
Ulu Önder Atatürk genç Cumhuriyet'e yönelik tehlikeyi o yıllarda sezmiş.
30 Ağustos 1925'de Kastamonu nutkunda bakın yolumuzu nasıl çizmiş;
'Ey millet biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.'