Yaşlı bir kadıncağıza, bir aydır üniversite hastanesinde yatmasına rağmen, bırakın tedaviyi bir türlü teşhis bile konulamıyormuş.
Sonunda Başhekim gelmiş yanına, peşinde de doçentinden öğrencisine tam kadro bir ekip.
Başhekim konuşmaya başlamış:
-Radyolojik tetkikler?
Hemen filmler ışıklı panoya yerleştirilmiş.
Sert ve kararlı bir ses:
-EKG? demiş.
Derhal başhekimin önüne serilmiş.
- Eforlusu? demiş.
O da hemen açılmış önüne.
-Laboratuvar tetkikleri?. Her şey önceden hazırlanmış.
- Elektroansefalografi?
- Buyrun hocam.
- Emar?
Emar da konulmuş büyük patronun önüne.
- Sintigrafi?
- Anjiyo?...
Derken Başhekim son soruyu sormuş:
- Peki, Sken oldu mu?
O ana kadar ağzını hiç açmayan yaşlı kadın cılız bir sesle zar zor konuşmuş;
- Bir tek onu yapmadılar Doktor bey evladım!
Sakın aklınıza, milletimize ne yapmak istediğini açıkça söyleyen meşhur müteahhidimiz gelmesin.
Sken, (scan) 'tarama' anlamında kullanılan tıbbi bir deyimdir.
Tedavinin başarılı olması için teşhisin doğru olması şart.
Hep belirttiğim gibi Türkiye’mizin durumu da ne yazık ki hiç iç açıcı değil. Soruna teşhis koymak için bu kadar tahlile de hiç gerek yok.
Çünkü sorun belli; 'ÇOY'
Yani Çoklu Organ Yetmezliği.
Yasama, yürütme ve yargı başta olmak üzere, Merkez Bankası'ndan üniversitelere kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin organlarının hiçbiri düzgün çalışmıyor.
Eğitimin hali içler acısı, adalet batmış durumda, özgürlükler hak getire...
Sığındıkları bir tek 'Ekonomik İstikrar' vardı o da tepe taklak oldu.
Evet, teşhis belli ama tedavi için de doğru ilaç kullanmak gerekir ve bazı ilaçlar ancak reçeteyle satılır.
Kadın, Temel’in eczanesine giderek, öfkeli bir şekilde; arsenik almak istediğini söylemiş.
Temel, reçetesiz satış yapamayacağını söyleyince, kadın çantasından bir fotoğraf çıkarıp uzatmış.
Temel, kadının kocası ile kendi karısı Fadime’yi fotoğrafta çırılçıplak sevişirken görünce bir yandan arseniği çıkarırken bir yandan şöyle demiş;
"Reçetenuz olduğinu niye daha önce söylemedinuz hanımefendu?"
Bazı ilaçlar ancak reçete ile satılır, dedik ya; teşhisi ben koydum, reçeteyi de dört sene kadar önce sayın Erdoğan, partisinin Kızılcahamam’daki değerlendirme toplantısında yazmıştı;
“Kendisine tanınan fırsatı, verilen imkanı kullanamayanlar nöbeti devretmeyi kabullenmek zorundadırlar!”
Temel, genç ve güzel bir kadın olan bevliye uzmanına muayene için gitmiş.
Doktor, şikayetini sorunca,
"Vallahi doktor hanum, nasul anlatsam ki?" demiş Temel "Pen pir türlü o işi yapamayrum."
Doktor Temel'i muayene etmiş ve bir reçete yazıp göndermiş.
Bir ay sonra Temel kontrole gelmiş ve “Yine hiç yapamadum doktor hanum!" demiş boynunu bükerek. Doktor hanım kızmış ve
"Geç arka odaya ve soyun !" demiş Temel'e sinirle.
Temel'den sonra kadın doktor da soyununca tedavi çok başarılı olmuş.
Bu kez doktor daha da çok kızmış ve "HANİ ULAN YAPAMIYORDUN?" diye bağırmış.
"Şeyy, Doktor Hanimciğum" demiş Temel boynunu daha çok bükerek
"Fırsat ve imkan bulunca elbette yapayrum, niye yapamuyayum ki?”
Benzetmek gibi olmasın da sayın Cumhurbaşkanım. Fırsatı ve imkanı bulunca Temel bile yapıyor da siz niye bir türlü vaat ettiklerinizi yapamıyorsunuz?
Evet sayın Cumhurbaşkanım, bu Millet size her türlü fırsatı her türlü imkanı verdi.
20 yıldır yıldır partiniz Türkiye’de, siz kendi partinizde iktidarsınız.
Bu 20 yıl sonunda Türkiye’mizin durumu ise ortada...
Sayın Cumhurbaşkanım;
Partinin kurucuları ile yollarınızı ayırdınız, olmadı.
Genel Başkan Yardımcılarınızı değiştirdiniz, olmadı.
Milletvekillerinizi değiştirdiniz, olmadı.
Bakanlarınızı değiştirdiniz olmadı.
Belediye başkanlarınızı değiştirdiniz olmadı.
Devletin rejimini bile değiştirdiniz, yine tık yok!
Değişmeyen bir şey kaldı geriye; o da sizsiniz.
Şimdi biz soruyoruz;
Getirdiğiniz bu hükümet sistemi anlattığınız kadar mükemmelse; Türkiye niye bu halde?
Yoksa sorun sizde mi?
Bence; Getirdiğiniz bu sistem de sizin yönetiminiz de BERBAT!
Hani FETÖ için;” Ne istediler de vermedik?” demiştiniz ya!
Şimdi biz size soruyoruz; “ Ne istediniz de bu millet size vermedi?”
Galiba artık Kızılcahamam’da yazdığınız reçetenin uygulanma zamanı geldi.
Çünkü değişmesi gereken;
Bu Seçilmiş Krallık Sistemi!
Çünkü değişmesi gereken;
Bunca yıldır verilen fırsatları, verilen imkanları kullanamayan SİZSİNİZ!
Ama siz zahmet buyurmayın. Kızılcahamam’daki talimatınızı bu kez millet yerine getirecek.
Sizi ve sisteminizi gönderip Millet İttifakı İktidarını ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi getirecek!
Ne mutlu size!
Teşhisi ben koysam da kurtuluş reçetesini yine siz verdiniz.
Şimdi geriye sadece verdiğiniz reçeteyi kabullenmeniz kaldı.
Yani; Türkiye Cumhuriyetinin geçirdiği nöbeti durdurmak için
SİZİN NÖBETİ DEVRETMENİZ!