Dost meclisinde oturuyoruz.
Önce anılar.
Derken hikaye ve fıkra faslına geçiliyor.
Kimileri gülmekten kırıp geçiriyor.
Kimileri ise düşündürüyor.
Az biraz ağlatan da var elbette...
***
İçlerinde çok beğendiklerim oldu.
Hayranlıkla dinlediklerim de.
Yaşlandık herhalde.
Büyük bölümünü aklımda tutamadım.
***
İşte onlardan biri.
Şehirlerarası otobüs gece yolculuğunda.
Gençlerden biri uyumak için koltuğunu geriye doğru yatırmış.
Arkasında yaşlı teyze durumdan rahatsız olmuş.
“Koltuğu fazla yatırıyorsun evladım, rahatsız oluyorum. Biraz dikleştirir misin?” diye seslenmiş genç adama...
Serde delikanlılık var ya.
Delikanlı gayet umursamaz ve dalga geçer bir şekilde;
“Teyze, sizin zamanınızdakiler yatmıyordur. Bu devirde koltuklar böyle yatıyor. Kusura bakma” diye yanıtladıktan sonra istifini bozmadan uyumaya devam etmiş.

***
Teyze sessiz.
Biraz daha yol gitmişler, otobüs ihtiyaç molası vermiş.
Mola sonrası teyze de delikanlı da gelip yerlerine oturmuşlar.
Otobüs hareket etmiş.
Birkaç dakikadan sonra delikanlı koltuğunu tekrar yatırmış.
Bu kez öylesine yatmış ki koltuk, neredeyse kafası teyzenin kucağına gelmiş.
Bir süre sabreden teyze, öyle bir sesle delikanlının alnına şamarı yapıştırmış ki, tüm otobüs şaşkınlıkla dönüp o tarafa bakmış.
Bir de ne görsünler?
Teyze o kadar ses çıkaran şaplağı ile delikanlının alnına para yapıştırmış.
***
Sadece otobüstekiler değil, delikanlı da şok içindeymiş.
Delikanlı da aynı yolcular gibi teyzeye bakarken teyze gayet rahat yanıtı patlatmış:
“Ah evladım, bizim zamanımızda kucağa yatanlara para yapıştırılırdı. Sizin devrinizde öpüyorlar biliyorum ama ben bu kadar kirli alına yapamadım kusura bakma” demiş.

***

Güldüren ve düşündüren teyzemizin öyküsünden sonra, gelelim bugünün düşündürebilecek öyküsüne.
Genç bir çift yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar,
Sabah kahvaltı yaparlarken karşı apartmandaki komşu da çamaşır asıyormuş,
Kadın kocasına dönmüş:
“Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru deterjanı kullanmıyor” demiş…
Kocası hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş.

***

Kadın komşusunun çamaşır astığını gördüğü her seferinde aynı yorumu yapmaya devam etmiş.
Kocası da her seferinde sessizliğini korumuş.
Bir ay kadar sonra, bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmış:
“Bak” demiş kocasına “Çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda. Merak ediyorum, kim öğretti acaba?” dediğinde kocası gayet sakin bir şekilde yanıt vermiş:
“Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi temizledim çok kirliydi...”

***
Kıssadan hisse:
Yaşlı olmak, cahil olmak değildir.
Aksine tecrübe demektir.
Hiç ummadığın anda hayat dersi verir demektir.
Bir de, göz penceren, kalp penceren kirliyse her şeyi kirli görürsün.
Önce kendi ruhunu temizle...