"Şapka giyen kâfirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir..."
Böyle bağırıyordu; Manisa'dan gelen çember sakallı, sarıklı ve cüppeli, 4'ü silahlı, 6 kişi... Menemen’de…
Başlarında Derviş Mehmet... Ki; kendileri, biliyorsunuz, dünya döndükçe başımızda durası, çok büyük devlet büyüklerimizden birinin dedesi... Hani şu kozmik odalı, hani Manisalı…
Bu bir; artık ders kitaplarından çıkarılan, devrim şehidi Teğmen Kubilay'ın katledilişinin hikâyesidir dostlar...
Soysuzu, şerefsizi hariç insan evlatları tarafından okuna...
And olsun ki! Kubilay'ı katledenlerin torunlarına da hiçbir zaman geçit vermeyeceğiz... Böyle de biline...
***
Demiştim ya: Başlarında Derviş Mehmet ve altı, ağzından salyalar akan köpek diye... 91 yıl önce, 23 Aralık 1930 Salı günü diye…
Menemen'de Merkez Cami...
Sabah namazı çıkışı...
Yeşil sancağı yola diktiler. Hem bağırıp çağırmaya, hem silah zoruyla adam toplamaya başladılar...
Köpeklerin başı, kendisini “Mehdi” olarak tanıtan Derviş Mehmet; arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusunun olduğunu, öğle saatine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların, ağzından salyalar aka aka kılıçtan geçirileceğini söylüyordu...
Menemen’e dini korumaya geldiklerini söyledi, bağırarak! Durmuyordu... Durmuyorlardı... Kin kusuyorlardı...
Olay, kısa sürede ilçede duyuldu, ilçedeki askeri birlikte de. Alay komutanı, henüz 24 yaşında olan öğretmen yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay'ı görevlendirdi...
Asteğmen Kubilay, 1 manga askerle olay yerine geldi... Yürekliydi... Olayı yatıştırmak için askerlerinden ayrılıp; tek başına grubun arasına girip, teslim olmalarını istedi...
Gruptan biri ateş ederek Asteğmen Kubilay'ı yaraladı... Bunu gören askerler gruba ateş açtılar. Fakat tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardı... Bunun üzerine Derviş Mehmet:
"Bana kurşun işlemiyor!" diye halkı kandırmaya devam etti... Kubilay yaralı halde cami avlusuna sığındıysa da; Derviş Mehmet ve arkadaşları, Kubilay'ı yakaladılar... Ve oracıkta, testere ağızlı bağ bıçağıyla başını kestiler…
Kesik başı, yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar. Ancak başaramadılar... Birisi ip getirdi... Kubilay'ın başı; yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya, iple bağlandı... Ve ilçede bağırarak; ağızlarından salya aka aka, kesik başla birlikte yürümeye başladılar...
Arkasından askeri birlik olaya müdahale etti. Olay bastırıldı...
***
Mustafa Kemâl Paşa, bu olaya çok kızdı... Bir rivayete göre, ilçenin haritadan silinmesini emretti...
Bazı yerlerde öyle adlandırılıyor ya, “Menemen Olayı” değildir bu dostlar... "Kubilay ve Bekçiler; Hasan ve Şevki Bey’lerin Katli Olayı"dır...
“Kubilay Olayı”dır...
Bu şekilde anılması doğrudur bana göre. Manisa’da yuvalanmış tarikatların ve oradan Menemen’e gelmiş gericilerin; Cumhuriyet’e, devrim ve ilkelerine karşı başkaldıran hilafet yanlısı yobazların pisliğidir...
***
Olay sonrasında mahkemeler kuruldu... Katiller yargılandı... 28 sanık; 3 Şubat 1931 gecesi; Menemen'de idam edildi...
91 yıl önce bugün yaşanılan bu isyan; genç Türkiye Cumhuriyeti'nin, 1925'teki "Şeyh Said İsyanı"ndan sonra yaşadığı en önemli olaylardan biridir...
Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki ile birlikte; Asteğmen Kubilay'ın anıtları, Menemen'e dikildi... Anıtın üzerinde şöyle yazar:
"İnandılar, dövüştüler, öldüler! Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz..."
İnandık! Cumhuriyete, demokrasiye, ilkelerine, inkılâplarına, ATATÜRK'e...
Hep koruyacağız! Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz...
Ruhun şâd olsun Bekçi Hasan...
Ruhun şâd olsun Bekçi Şevki...
Ruhun şâd olsun Asteğmen Kubilay...
Minnetle, saygıyla...