Son yıllarda en çok duyduğumuz konulardan biri iklim değişikliği, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik kavramı.
Bundan 10 yıl önce adeta fantastik bir film senaryosu gibi görünen iklim değişikliğinin sonuçları artık gündelik yaşamımızın bir parçası. Maalesef bu artarak devam edecek. Peki nedir yeşil dönüşüm? Yeşil dönüşüm, çevre bilinci ve sürdürülebilirlik anlayışı ile faaliyetlerini yürüten işletmelerin, üretim modellerinde ve iş yönetimlerinde köklü değişiklikler yaparak daha çevre dostu bir iş modeli benimsemeleridir.
***
2019 yılında açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Avrupa Birliği birçok sektörde hayata geçireceği değişiklikler ve düzenlemelerle temelde 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarını sıfırlamayı hedefliyor. Bu hedef doğal olarak AB ile ticari ilişkileri olan ülkeleri de yakından ilgilendiriyor. Bu ülkelerden birisi olan Türkiye de en önemli ticari partnerlerinin başında gelen AB ülkeleri ile olan ticari ilişkilerin sekteye uğramaması için gerekli düzenlemeleri bünyesinde gerçekleştirmek durumunda. Türkiye, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın taraflarından biri. Aslında tüm dünyada karşılık bulan yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik çabaları ülkemizde de temelde benimsenmiş durumda. Ancak en fazla Avrupa ülkelerine ihracat yapan ve ithalata dayalı bir sanayiye sahip olan Türkiye’nin gerekli adımları çok daha hızlı atması çok önemli. Geçtiğimiz günlerde Garanti BBVA’nın “İhracatta Sürdürülebilir Gelecek” buluşmalarının üçüncüsü İzmir’de gerçekleşti. “Avrupa Yeşil Mutabakatına Hazırlanırken Türkiye Neler Yapmalı?” konulu panelde çok değerli konuşmacılar vardı. Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecinde ülkemizi desteklemeyi ve yatırımların önünü açmayı ana stratejilerinden biri olarak gördüklerini dile getiren Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, “Yeşil dönüşüm için 100 milyar dolarlık enerji yatırımına ihtiyacımız var” dedi.
Baştuğ sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılması gereken 100 milyar dolarlık yatırımın yüzde 40’ının rüzgâr, yüzde 60’ının ise güneş enerjisi sektöründe olması gerekli. 100 milyar dolarlık yatırım Türkiye açısından yapılabilir durumda. Teknik olarak Türkiye’nin bankaları bunu destekleyebilecek büyüklükte. Sanayicinin bu süreçte yaklaşık 30 milyar dolarlık sermayeyi koyabilmesi önemli. Türkiye’de şu an ciddi bir öz tüketim trendi var. Firmalar özellikle çatı güneş enerjisi santrallerinde yatırım süreçlerine girdiler. Firmalar öz tüketimle alakalı sürece girdikleri an 100 milyar doların üzerinde de bir yatırım yapabiliriz. Enerjideki dönüşümü sağlayabiliriz.”
***
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar da, “Artık atıklardan nasıl hammadde üreteceğimize bakmamız gerekiyor. Bazı durumlar gelecekle ilgili oyunları bozsa da hem üreticiler hem de yan tedarikçiler olarak bu konuya eğilmeliyiz” dedi. Dövize bağlı üretim yapan bir ülke konumunda olduğumuzu aktaran Yorgancılar en büyük gider kaleminin enerji olduğunu belirterek, güneş enerjisi santrallerinin özellikle Batı Anadolu’da konutlarda da teşvik edilmesi gerektiğini söyledi.
Yorgancılar, “Böylece, yaklaşık 50 milyar dolarlık enerji masrafından tasarruf edilirse önümüzü görebileceğimiz bir ekonomik sürecin içerisinde oluruz” diye konuştu.
İş dünyasından, akademik çevrelerden, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden ve yerel yönetimlerden birçok katılımcının olduğu toplantı da en vurucu tespitler ise Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz’dan geldi. Kurnaz, “Yanlışın neresinden dönersek dönelim bu büyük bir kar. Şu anda Türkiye’de karbon ayak izi sıfır olan yeşil hidrojen üretimi sadece 2-3 litre civarında. Korkunç değişiklikler yapmamız gerekiyor. Herkese büyük sorumluluklar düşüyor” dedi.
***
Ülkemizde global düzeyde faaliyet yürüten firmalar bu konuda çalışmalara başlasa da bunun daha kitlesel ve planlı yürütülmesi gerekiyor. Bugün büyük ya da orta ölçekli her firma üretim modellerinde yeşil dönüşüme yatırım yapmak en az 25-30 yıl sonrasını öngörerek hareket etmek durumunda. Bireysel olarak bizler de günlük yaşantımızda karbon ayak izi daha az olan ve buna yatırım yapan firmaların ürün ve hizmetlerine yer açmalıyız. Dönüşüm önce bizden başlar.