Ulaşım masrafları, büyük kentlerde yaşayanların en önemli giderlerinden biri oldu kuşkusuz. Sistemli bir şekilde artan akaryakıt, işçilik, yedek parça ve bakım maliyetleri nedeniyle bu yükün kolay kolay hafiflemeyeceği de ortada. Ancak ilginçtir, bazı Avrupa şehirleri, hem sağlıklı bir çevre hem de daha fazla hareket özgürlüğü için toplu taşıma hizmetini ücretsiz hale getiriyor. 2013 yılında Estonya ile başlayıp Lüksemburg, Fransa, Malta ve Slovenya’daki bazı kentlerle devam eden bu uygulamaya son olarak Sırbistan’ın başkenti Belgrad da katıldı. 2025 başından itibaren…
Kulağa çok hoş gelen ve faydalı bir uygulama olduğu kesin. Ama doğal olarak akla gelen ilk soru, bu işin, yani ücretsiz toplu ulaşımın nasıl sübvanse edileceğidir. Hadi Lüksemburg, kişi başına 135 bin dolarlık milli geliri ile dünyanın en zengin ülkesi. Hem de açık ara… Fransa’da bu rakam 46 bin dolar düzeyinde. Malta, Slovenya ve Estonya’yı da 30 bin doların üzerindeki rakamıyla kalburüstü sayabiliriz. Peki ya henüz AB’ye bile giremeyen Sırbistan? IMF’nin 2024 Nisan verilerine göre 11 bin 350 dolarlık kişi başı milli geliri ile Türkiye’nin altında yer alırken, nelerine güvenip de başkent Belgrad’daki toplu ulaşımı “bedava” yaptılar? Arslan yüreği yemiş olabilirler mi?
250 milyon Euroluk kaynak
Geçtiğimiz hafta Sırbistan’daydık. Böylelikle bu önemli sorunun cevabını yerinde arama imkanına da sahip olduk.
Odak noktamız olan başkent Belgrad, 1.4 milyonu aşan metropol nüfusu ile (yüzölçümüne kıyasla) hayli kalabalık bir şehir. Toplu ulaşımı bedava yapan Avrupa kentleri içinde en büyüğü…
1 Ocak 2025’ten itibaren otobüs, tramvay ve troleybüslerdeki tüm validatörleri söken Belgrad Belediyesi, yabancı turistler dahil herkes için ücretsiz ulaşım olanağı sağlamaya başlamış. Ancak Avrupa’daki başkentlerin tamamına yakınında olmasına rağmen, Belgrad’da metro sistemi bulunmuyor. Hatta başlanmış bir proje de yok! Mevcut toplu ulaşım araçları ise büyük oranda eski.
Su topu liglerinde pek çok kez gol kralı olmuş olimpiyat madalyalı Belediye Başkanı Aleksandar Sapiç, 2027 yılına kadar tüm filoyu yenileme, 2030 yılına kadar da metro sözü vermiş. Hemen ilave edelim: Sapiç, iktidarla (SNS) aynı partiden bir belediye başkanı… Hal böyle olunca, aldıkları ücretsiz toplu ulaşım kararı hemen resmi gazetede yayımlanıp yürürlüğe girmiş. Üstelik ilk yıl için 250 milyon Euroluk sübvanse ile birlikte…
Berbere sormuşlar, “tıraşın ak mı kara mı” diye. “Önüne düşünce görürsün” demiş.
Henüz Sırbistan Hükümeti ve Belgrad Belediyesi, bu işin getireceği maliyeti tam olarak kestirebilmiş değil. Geriye dönüp baktıklarında, bilet satışlarından elde ettikleri gelirin toplam taşıma masraflarının ancak yüzde 15’ini karşıladığını görmüşler. Külliyen zarar yani… Dolayısıyla 250 milyon Euroluk destek de yetmeyecek gibi duruyor.
Gelelim ücretsiz toplu ulaşımın faydalarına…
Hava kalitesi ölçümleri yapan İsviçreli IQ Air’e göre “dünyanın en kirli on şehri” arasında yer alan Belgrad’daki araç sayısı, son 10 yılda 250 bin adet artmış. Belediye, ücretsiz toplu ulaşım gibi radikal bir önlem alarak öncelikle trafikteki özel araç sayısını azaltmayı ve trafik yükü ile hava kirliliği sorunlarını ortadan kaldırmayı hedefliyor. Bu, ekonomiye de büyük katkı sağlayacak.
(Amerikan Toplu Taşıma Derneği APTA’nın yaptığı bir araştırmaya göre, trafik tıkanıklığının dünyadaki doğrudan ve dolaylı maliyeti, 2030 yılında 180 milyar doları bulacak. Yolculuk süresi, taşıt işletimi ve hava kirliliği maliyetlerini alt alta koyup toplamışlar. Ortaya böylesine devasa bir rakam çıkmış.)
Halkın toplu taşıma kullanımını teşvik etmek ve turistlere kolay erişilebilir bir ulaşım ağı sunmak da, Belgrad’ın önemli hedefleri arasında. Bu hamle, kentin turizm cazibesini artıracağı gibi, “Digital göçebe” olarak bildiğimiz uzaktan çalışan genç nüfusu da kendine çekebilir. Çünkü onlar için hızlı ve uygun fiyatlı internet hizmeti kadar düşük yaşam maliyeti de çok önemli.
Vatandaşların ücretsiz toplu ulaşım sayesinde daha fazla gezmeye başlaması, sosyalleşmeyle birlikte iç piyasada ve dolayısıyla ekonomide hareketliliğe de yol açıyor. Ayrıca sağlıklı işleyen bir toplu ulaşım sistemi, istihdama erişimi kolaylaştırıyor. Her gün gidip gelinecek yere kolay ulaşım, işe başvuru süreçlerinde önemli bir etken. Bütün bunlar, vergi gelirlerinin de artması demek.
Ücretsiz toplu ulaşımın “sosyal eşitlik” gibi idealist bir boyutu da var. Bir de sağlık elbette… Çünkü toplu ulaşım araçlarını kullananların, özel araç kullanıcılarına kıyasla 3.5 kat daha fazla hareket ettiği biliniyor.
Toplu ulaşımın ücretsiz olması tek başına yeterli mi?
Listeyi uzatmak mümkün. Yoğun trafikte araç kullanırken yaşanılan stres, toplu ulaşım araçlarına göre çok daha yüksek kaza riski vs…
Şimdi sıra en kritik sorularda:
Verilen mali desteğin ilk yıl için yeterli olduğunu varsaysak bile, Belgrad’da büyük hedeflerle başlatılan ücretsiz toplu ulaşım hamlesi başarıya ulaşır mı? Sürdürülebilirliği sağlanabilir mi? Aşırı trafik ve hava kirliliği sorunları gerçekten ortadan kaldırılabilir mi? Bu örnek, yakın coğrafyada domino etkisi yaratır mı? Ve bu iş, yani ücretsiz toplu ulaşım stratejisi Türkiye’de uygulanabilir mi?
Elbette insanların toplu ulaşımı tercih etmesi için pek çok farklı etkene daha ihtiyaç var.
Toplu taşıma kalitesini artıracak (ve sürekliliğini sağlayacak) finans gücüne ve yatırım planına sahip olmadan, alt yapıyı ve farklı toplu taşıma araçları arasındaki bağlantıları iyileştirmeden, sistemin dakik ve erişilebilirliğini sağlamadan, özel araç sahipleri için yeterli otopark alanları yaratmadan başlatılacak ücretsiz toplu ulaşım, tek başına iyi bir fikir olmayabilir.