Çıkmaz, çıkmaz demeyin, Size de çıkabilir! Bazı ‘talih oyunları’nın sıkı takipçilerindendim. Amma ve de lakin, gazetelerdeki “talihliler listesine” bakıp, büyük ikramiyenin “devretti” yazısını görünce de inanın çok üzülüyorum! Çünkü, hayal etmeden bir şeye ulaşılmaz. O da, uçup gidiyor!
İşte o an, “reklamcı duygularım” harekete geçer ve ben olsam “Çıkmaz, çıkmaz demeyin; Size de çıkabilir!” sloganının patentini küçük bir değişiklik yaparak Sağlık Bakanlığı’na, özellikle şu ‘koronavirüs’ döneminde insanlık namına teklif ederdim. Şöyle ki; “Çıkmaz, çıkmaz demeyin, size de bulaşabilir!”
Böylece kimsenin itirazı da olmazdı sanırım! Nasıl olsa devrimiz için “Devretme devri” denilmiyor mu. Üstelik, insanlık ölmedi ya. Bakın! Tüm aşılarımızı (6 adet) eşimle birlikte, zamanında yaptırmamıza rağmen bu virüs beni de yakaladı. Şimdi Urla’daki yazlığımda odamda haftaya bugüne kadar tecrit edilmiş vaziyetteyim. Sağ olsun dostlarım telefonla bana ulaşıyor. Hatta bunlardan İTK’ nın eski Türkçe öğretmeni, “Nasrettin Hoca” uzmanı ve kitaplarının yazarı sevgili Savaş Ünlü dostumu aradım, durumumu anlattım. O da “Abi, virüs beni de yakaladı” demez mi?
Eh! O zaman ben de Nasrettin Hocamız nasıldır? Bu yazıma onu davet edelim dedim ve sözü Savaş Ünlü’ ye bıraktım:
***
“Nasrettin Hoca, eşeği yanında dışarıya çıkmıştı. Can dostu eşeğine yük olmak istemiyordu. Evin ihtiyaçlarını alacaklardı. Eşeğe de saman, arpa alıp döneceklerdi. Dışarısı kalabalıktı. Bir salgın yaşanıyordu, kimsenin umurunda değildi. Hoca yine kurallara uymuş, maskesini takmıştı. Eşeğinin de maskesi ağzını yüzünü kapatıyordu. Nasrettin Hoca, Anadolu’nun bilgesi, ulu kişisi. Her ne kadar eşeğe ters binse de doğru işler yapardı. Kuralların uyulmak için çıkarıldığını söylerdi her zaman. Önce saman, yem almak için bir zahireciye uğradılar. Satıcı, ‘samanı yerli mi istersiniz, ithal mi?’ diye sorunca, Nasrettin Hoca, ‘Araba değil, saman istiyorum, saman’ dedi. Daha sonra satıcıya hak verdi. Samanı, otu, eti, ne varsa dışarıdan alıyorduk. Yerli saman pahalı olmasına karşın ondan aldı. Alırken de gözyaşları aktı, beyaz sakallarına ulaştı. Ne duruma gelmiş canım ülkem, demeden yapamadı.
Yolda giderlerken gençleri gördüler. Onlar Nasrettin Hoca’yı tanımışlardı. Hemen telefonlar çıkarıldı. Başladılar selfi çekmeye. Çekerken de Hoca’nın maskesini zorla indirdiler. Eşeğe maske takılmasına epey güldüler. Hoca’ya sarılıp şapur şupur öptüler. Nasrettin Hoca, yalvarırcasına konuştu: ‘Çocuklar, lütfen yapmayın, salgın dönemindeyiz. Salgın bitince sarılırız.’
Genç kız, ‘Salgın mı kaldı’ dedi gülerek.
Nasrettin Hoca, baktı ki, kurtuluş yok. Arka sokaklardan evine geç saatlerde ulaşabildi.
Üç gün sonra Hoca’nın boğazında ağrı başladı. Öksürüyor, hapşırıyordu. Yaşlı olduğundan zorluyordu kendisini. Soluğu hastanede aldı. Eşeği de yanındaydı. Öyle çok kişi vardı ki sırada. Onların da çoğu maskesizdi. Hoca baktı ki olacak gibi değil. Bir köşeye çekildi. Eşeğiyle dertleşiyordu. İnsanların vurdum duymazlığını ona şikayet ediyordu. Eşeği de kulaklarını dikmiş, ‘haklısın’ dercesine kulaklarını sallıyordu. O gün sıra gelmemişti. Doktorlar ülke dışına gittiklerinden hastanelerde doktor kalmamıştı. ‘Sistem çökmüş müydü’, düşündükçe üzülüyordu. Bu Anadolu’da ne hekimler yetişmişti. Hepsi mesleğini özenle sürdürmüştü. Onların torunları dışarıya mı gidecekti? Doktorlarımız dışarıya gittiğinde bizim hastalarımıza üfürükçüler, muskacılar mı bakacaktı? Bunları düşünürken için için ağlıyordu. Üç günde sıra gelmişti Hoca’ya. Test yaptılar Kovid’e yakalanmıştı. Doktor hanım, Nasrettin Hoca’ya vitaminler, ilaçlar yazdı. Evinde dinlenmesini söyledi. Eşeğini sordu, ‘Onlara bir şey olmaz’ sözünü duyunca rahatladı.”
* * *
Değerli okurlarım, yazıma noktayı koyarken benimle birlikte Türkiye’de son bir haftada 365 bin 424 kişinin koronavirüs testi pozitif çıkmış. Yani vaka sayısı önceki haftaya göre yüzde 212 artmış. Unutulmasın ki virüs dolaşmaz, insan dolaşır, dolaşmalar bile kuralına göre yapılsın. Dünyayı dize getiren virüs başka türlü yola getirilemez. Bunun tek yolu var, o da kurallara uymaktan geçer. Herkese sağlıklı günler dilerim.