Ünlü futbolcu Arda Turan "memleket savaştayken düğün bize yakışmaz" deyip sevgilisi Aslıhan Doğan'la sade bir nikah töreniyle evlendi.
Nikah sadeydi ama aynı zamanda adeta yükte hafif pahada ağırdı.
E tabii sonuçta nikah şahidi koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı idi.
Gerçi bu memleket yıllardır savaşta ve yıllardır insanlar ölüyor bu savaşta ama demek ünlü futbolcu böyle uygun gördü.
***
Nikahtan sonra gelin Aslıhan Doğan'ın ilk yaptığı iş Instagram hesabını kapatıp kendine yeni ve kalbi kadar temiz bir sayfa açmak oldu.
Kocasının soyadını da ekleyerek tabii ki.
Şimdi bu ne demek, pek anlayamadım ben.
Arda'yla evlenmeden önceki hayatındaki tüm güzel anıları, anları, dostlarını silmiş mi oldu yani?
Utanç verici bir hayatı mı vardı ki?
Artık hatırlamak bile istemediği...
Hiç sanmıyorum, olur mu öyle şey?
***
Ya da bir kadının hayatına bir "koca" girdikten sonra adeta yeniden doğmuş gibi olur, hatta olmalıdır mesajı mı vermek istiyordu?
"Ben senden önce hiçtim, asıl hayatım şimdi başlıyor" mu diyordu?
Evlilik, ergen günlüğündeki temiz bir sayfa mıydı?
Nikah dediğin şey Karataş Hamamı gibi bir şey miydi, çıktığında eski deriden arınmış akça pakça olasın?
Evlilik bir rütbe, bir mertebe, bir kazanç mı getiriyordu ki geçmiş tamamen silinip adeta unutulmak istensin?
Acaba neydi neydi?
***
Sebebi ne olursa olsun pek buldumcuk bir hareketti sanki.
Bir de insan aşık olduğu, evlenmek için bunca çaba harcadığı adamla vuslata erdiği gece neden eline telefonu almak ister ki? Haydi aldı, neden sosyal medya hesaplarıyla uğraşır?
Arda'yı yaptıklarından dolayı zaten son yıllarda hiç anlayamıyordum, şimdi buna bir de Bayan Arda Turan eklendi.
Bakalım bu çiftten daha neler göreceğiz?
------------------------------------------------------------------------------------------------------
'Biraz da zenginler ölsün!'
Türkiye'de havayolu kaynaklı en trajik olaylardan biri pazar gecesi yaşandı.
Tam 11 genç kadın İran dağlarında düşen uçak nedeniyle hayatını yitirdi.
Eskiden olsa, yani internet kullanımının bu kadar yaygın olmadığı, sosyal medyanın hayatımızın içine bu kadar girmediği zamanlar, bütün ülke bu olaya aynı derecede üzüldük zannederdik.
Yani normal, ruh sağlığı yerinde, duyarlı, vicdan sahibi, akıl baliğ bir insanın böyle bir olay karşısında üzüntü duyması ve yakınlarına sabır dilemesi gerekir değil mi?
Ama işte şapka çoktan çıktı ve o kel çoktan görüldü.
İnsanların 'bir kısmının' nasıl zorba, vicdansız, kötücül, şeytani varlıklar olduğu görür olduk.
- Oh biraz da zenginler ölsün, diyenler...
- Ne işiniz vardı Dubai'de partilerde? İyi olmuş geberdiğiniz, diyenler...
- Fazla azgınlıktan helak oldunuz işte oh olsun, diye sevinenler...
***
Yorumlar, mesajlar akıl alır gibi değil.
Ve sayıları hiç de az değil.
Tabii ki yine sözde referansları 'din'.
Oysa ne din, ne iman, ne ahlak... Hiçbirinin yanından bile geçmemişler.
Ve bir de o yaşadıkları cehalet cehenneminden gün geçmiyor ki kafayı uzatıp aydınlık tarafta yaşayanlara kin ve nefret kusmasınlar.
Ne olursa olsun ışık kazanacak diyelim ve sabırla bekleyelim.
Başka çare yok.
Şimdilik.