Sevgili dostum Recai Şeyhoğlu ile uzun yıllar öncesinden gelen bir dostluğumuz var. Şaşırtmayı sever kendisi. İşte örnek: Yeni Yıl hediyesi olarak son kitabı “Hayata Dair” yapıtını imzalayarak verdi. Gelinen nokta inanılmaz. 48’nci kitap. Dedim ya yazmadan durmaz dostum.

Kitap kapağındaki resim, aslında kitabın ne olduğu konusunda ipucu veriyor okura dersem hiç de mübalağa olmaz bu. İnsana ve hayata dair her şey.

Recai Şeyhoğlu’na gelince. Yazmayı bu denli seven birine az rastlamışsınızdır. Bir resim ya da fotoğraf verin. Bir gün sonra dillendiğini görebilirsiniz o fotoğrafın. Bir özgeçmiş verin, size öykü olarak geri dönebilir. Kuşkunuz olmasın dilenen birinden, pazarda sebze artığı toplayan kadından, kasap vitrinine bakan bir kediden öykü çıkarabilir. Bundan adınız gibi emin olun. Dönme dolaptaki teyzeden, çarpışan otomobillerde kahkaha atan bir çocuktan bir öykü ya da deneme çıkartacağına inanın.

Yapıtında Şeyhoğlu dünden bu güne ders alınacak bilgiler veriyor. Örneğin Almanya’da Göbbels’in 20 bin kitabı yaktığını anımsatarak şöyle diyor;

“Yaşanan acılar, travmalar yeni kuşaklara aktarılmalı ki onlardan ders alınsın, bir daha yaşanmasın. Ben de bunu yapıyorum yazdıklarımda.”

Bir öğretmen olarak mesleği de irdelemiş yazar;

Avrupa Birliği'ne üye olmak adına Brüksel-Ankara hattında mekik dokuyanlar, keşke bir de AB ülkelerindeki öğretmen maaşlarını ve sosyal hakları konuşsalardı.”

***

Gezip gördüğü ülkelerdeki kentlerde müzelere, alanlara,parklara o kente hizmet edenlerin adlarının verildiğini anlatan Recai Şeyhoğlu, bizde de oralarda olduğu gibi Nazım Hikmet, Aziz Nesin gibi önemli kişilerin heykellerinin dikilmesi gerektiğini vurguluyor.

Kitabın kapağı çok renkli, çok canlı. Recai Şeyhoğlu’nun yaşamı gibi. Hayata Dair’de kişiler, şehirler, ülkeler, edebiyat ve felsefe var. Üç yılı aşkın bir süredir yazdığı Yenigün Gazetesi'ndeki, son bir yıldır yazdığı Ajans Bakırçay ve Bolmedya’daki yazılarını toplamış, elemeden geçirmiş. Her zamanki gibi editörü Mehmet Atilla Önsöz. Sanat eleştirmeni ise yazar Tufan Erbarıştıran imzasını taşıyor. “Öğretmenim Recai Şeyhoğlu” başlıklı ikinci önsözvari yazı ise yıllar öncesinden öğrencisi Bergamalı Abidin Akgöz’e ait.

Sözün özü; deneme, inceleme tadındaki yazıları ile gelecek nesiller için önemli bir belge niteliğinde bu kitap. Şeyhoğlu, çağa tanıklık yapmaktan, sessizlikten, duyarsızlıktan yana olmadım ve bunun için yazıyorum diyor. Bende bu nedenle kendisini kutluyorum.

Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.