Yazın ortası, hava 40 derece ve İzmir’in de ortasında, Alsancak’tasınız.  
Sen, ben, çoluk, çocuk herkes olabilirdi. 
Ani bastıran şiddetli yağmurla İkinci Kordon’dan vapur iskelesine geçmek için can hıraş insanlar  o dar caddeyi aşarak su birikintilerinden geçti. 
10 dakika sonra olsa belki bendim o kişi. 
Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde tüm yollar diz boyu suyla tıkanmış, ÖSYM’nin oradan kenardan gıdım gıdım gitmeye çalışıyorum. 
Köşede bir adam yerde yatıyor, kalp masajıyla hayata döndürülmeye çalışılıyor. 
Sonradan o kişinin müzisyen İnanç Öktemay olduğunu öğreniyorum.  
Gözümün önünde yarım saat kalp masajı yapıldı, olmadı. 
Bir ara ümitlenmiş, hayata döndü diye etraftakilerle birbirimize sarılarak ağlamıştık oysa.
İzmir’in ortasında, yazın göbeğinde iki canı yitirmek akıl almaz. 
Ne İnanç Öktemay’ın gözlerini açarak adeta yalvarırcasına hayata dönme mücadelesi, ne de daha 24 yaşında öğrenci olan Özge Ceren Deniz’in elektrik akımından kurtulmak için videoda izlediğim çırpınışları gözümün önünden gitmeyecek. 
Ama şu sorular da aklımızdan çıkmayacak.
Topraklama neden düzgün çalışmadı, kaçak akım güvenlik sistemleri neden devreye girmedi. Altyapı yenileme çalışmaları niçin tamamlanamadı? 
Her ay faturalarla ağır bedeller ödediğimiz Gediz Elektrik infilak eden elektrik hatlarını neden yenilemedi?  İki şimşek çaktığı için yıldırım düşen TEİAŞ’ın trafo merkezinde neden önlem alınmıyor? 
Trafiğin sıkıştığı ambulansın arada kaldığı İkinci Kordon ve çevresinde trafik faciası ne olacak? 
Tüm ilgili kurumlar sorumlu ve duyarlı olmak zorunda.
Olaydan sonra yetkililerden, “Önlem Alınacak” açıklamaları rutin olarak geldi. 
Ancak o iki kişi kendi ailelerinden biri olsa ne yaparlardı? Açıklamaları bu kadar rutin olur muydu? 
Yazın ortasında 1,5 saatlik aşırı yağıştan sonra bu oluyorsa, sonbaharla birlikte yağmurlar sürekli yağdığında, her sel baskınında vatandaşlar olarak çarpılıp duracak mıyız? 
‘Bu da yaşanacak ve unutulacak’ diyorsanız, en azından biz unutmayacağız. 
Çünkü biz o gözleri gördük, unutmayacağız.