Milli Eğitim politikaları gibi ülkemizin tarım politikaları da bir türlü yerine oturmak bilmedi. Her tarım bakanı değişikliğinde yeni bir tarım politikası ile karşı karşıya kalıyoruz. Ancak sonuç var mı derseniz, durumumuz ortada…
Son zamanlarda Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi, altını çizerek yeni bir yapılanmadan söz ediyor. Bakan Kirişçi’nin söylemlerini alt alta, üst üste topladığımızda, tarımsal üretim politikasını temelden değiştirecek argümanlar var. Bakan Kirişçi, Türkiye’nin tüketim ihtiyacına göre bölgesel üretim planlamasına geçileceğini, her isteyenin her istediği yerde, istediği ürünü ekemeyeceğini söylüyor.
***
Tarım sektörünün ülkemizde dış ticaret fazlası veren ender sektörlerden biri olduğu gerçeğini de gözardı eden Bakan Kirişçi, tarımsal üretimde ihracata yönelik ürünlere öncelik verilmeyeceğini de söylüyor. Elbette Türk tarımını ülkemizin gıda ihtiyacını karşılayacak şekilde yeniden yapılandırmaya ihtiyaç var. Buna kimsenin itirazı yok, ancak her yapılandırmadan sonra sonuç alamayıp dönüp yeni politikalar denediğimiz de gün gibi ortada.
Dolayısıyla, yap-boz’a dönen bir sisteme giderek güven azalır ve günün birinde siz en doğru çözümü bulup ortaya koysanız bile kimseyi ikna edemeyecek duruma gelirsiniz.
***
Her şeyden önce gıda arzının ulusal güvenlik kadar önem kazandığı bir dönemde eğer üretim sistemi ile yeniden oynayacaksak, mutlaka üzerinde çok iyi düşünülmüş, tüm tarafların üzerinde hemfikir olduğu, başarı garantisi olan bir sisteme geçilmesi gerekiyor.
Pandemi dolayısıyla yaşanan gıda enflasyonu karşısında acil bir çözüm bulma ihtiyacı, sizi panikle yeni bir politika belirlemeye itiyorsa, bunun getireceği zararlar, mevcut sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getirebilir.
ÇİFTÇİ EMEKTEN KAÇMIYOR
Her şeyden önce Türk üreticisi ya da diğer adıyla çiftçisi üretmekten üşenmiyor. Emek katmaktan, fedakarlıktan kaçınmıyor. Ancak sorun şu ki, bir türlü dizginlenemeyen ve öngörülemeyen üretim maliyetleri karşısında, üretici para kazanmıyor, geleceğinden emin olamıyor. Üreticinin refah düzeyi yükselmiyor.
Çiftçi, para kazanamadığı için de her yıl ürün değiştiriyor, her yıl başka alternatifler deneyerek sonuca ulaşmaya çalışıyor. Bu plansızlık içinde de arz talep dengesi bir türlü sağlanamadığı için fiyat istikrarı da elbette söz konusu olmuyor.
***
Kalem kalem saydığınızda; Türkiye kadar tarıma destek veren ülke var mıdır, bilemiyorum. Ancak bu desteklerin işe yaramadığını, Türk çiftçisini geliştirip kalkındırmadığını, gıda üretimimizi yeterli ve sürdürülebilir bir noktaya taşıyamadığını hepimiz görüyor.
Ülkemizde yeni bir tarım politikasına, yeni bir ürün desenine, yeni bir destekleme sistemine ihtiyaç var. İklim değişikliği zaten mevcut düzeni zorlamaya başladı. Biz istesek de istemesek de iklim koşulları bazı değişiklikleri zorunlu olarak önümüze koyacak.
Ülkemizin tarımını büyük bir değişime hazırlayacaksak, öncelikle bu sektörü ülkemizin beka meselesi içinde değerlendirip, olaya daha ciddiyetle bakmalıyız.
Aksi takdirde, her bakan değişiminde yap boz tahtasını daha karmaşık hale getirip, sonra oturup nerede hata yaptık diye ağlaşırız.