Her şey gözlerimizin yavaştan bozulması ve ekran üzerinde sağ elin baş ve işaret parmağıyla görselleri büyütmeye başlamamızla oldu.
Bağımlı olduk.
Gözlük ve internet bağımlısı.
Sosyal medya artık bir organımız gibi.
Üstelik hayati bir organ.
Birkaç saat Twitter'a bakmaz, Instagram'da dolaşmaz, Facebook'ta yorum okumazsak elimiz ayağımız titremeye başlıyor.
Yokluğa giriyoruz.
Bu yüzden de artık kesintisiz olarak hiçbir filmi, diziyi izleyemiyor ama en kötüsü de kitap okuyamıyoruz kitap!
***
Çok üzülüyorum bu duruma.
Hala hevesle kitap satın almaya devam ediyorum, çünkü en sevdiğim alışveriş bu.
En sevdiğim koku da kitapçı kokusu.
Alıp eve gelir gelmez her zaman olduğu gibi ilk sayfaya o günün tarihini ve nerede olduğumu yazıyorum, gel gör ki artık olay orada bitiyor.
İlk birkaç sayfa ya okuyorum ya okuyamıyorum.
Baş ucumda birikiyorlar, sonra yerine yenileri geliyor, eskiler hiç okunmadan kitaplığın yolunu tutuyorlar.
Evi okunmamış kitapların hüznü bastı.
Yalnız olmadığımı da biliyorum, çünkü kiminle bu konuyu konuşsam aynı dertten şikayetçi.
***
En büyük sebep dediğim gibi sosyal medya bağımlılığı.
Fakat ikinci bir neden daha var ki o da çok önemli.
Bunu da gözü bozuk olup, kitabı ancak yatarak okuyabilenler bilir.
Librokübikülarist'ler yani... Türkçesi "yatak dışında kitap okuyamayanlar".
Sağa sola dönerken o gözlük kayar durur.
Yastığa yaslanırsın gözlüğün sapı sıkışır, camlar havaya kalkar.
Kulağın acır, gözünün odağı şaşar. Gözlükle ve yastıkla savaşmaktan kitaba odaklanamazsın vs.
Hadi diyelim kendini zorladın oturarak beş on sayfa çevirebildin. Bu kez de odak problemi yaşıyorsun çünkü kendin o kanepede, kafan fiber optik kabloların içinde!
***
Ben size, telefon bağımlılığımdaki son noktayı söyleyeyim, geçen gün kendimi zorluyorum kitabı elimden bırakmamak için, dalmışım bir cümleyi büyütmek için parmaklarımı ekranda sürükler gibi kitabın sayfasına dokunmaya kalktım!
A-a ne yapıyorum ben deyip kimse görmüş müdür acaba deyip utanarak şöyle bir etrafıma baktım.
Allah'tan kedimle köpeğim horuldayarak uyuyorlardı da kendilerine rezil olmadım.
Yaptığıma kendi kendime 'cıkcık'larken hop iki dakika sonra yine aynı şeyi yapınca bende moralmanlar iyice bozuldu.
Kitabı başucumdaki yığının üzerine bırakıp bari dedim o parmak hareketinin hakkını vereyim, aldım elime telefonu açtım Twitter'ı...
***
Sosyal medyayı küçümsemek, yok saymak, gerçek hayat bu değil demek falan bunlar on sene öncesinde kaldı.
O yüzden tüm bunları dijital platformları kötülemek, ah vah etmek için yazmıyorum.
Sonuçta doğru bilgi kaynaklarına ulaşır, kaliteli içeriklerde dolaşırsan müthiş bir vaha.
Ayrıca dijital ortamda da bal gibi sosyalleşilir. Konu bu değil...
Mevzu sadece kitap okuma alışkanlığımızın sosyal medyadan uzak kalamayışımızdan ötürü körelmesi ve buna benim gibi çok insanın canının sıkılması.
Bir çare bulmamız lazım.
Yeni kitapların sayfalarını sadece koklamak değil artık okumak da istiyorum, eskisi gibi sabahlara kadar okumak!