Çok sayıda kamuoyu araştırmasına göre ilk turda Kılıçdaroğlu açık ara ile Erdoğan’ın önünde iken, nasıl oldu da sonuç tam tersi oldu ve sadece birkaç şirketin sonuçları doğru çıktı?
Daha açık söylemek gerekirse, yoksa çok sayıda şirket yanılmadı ve bazı seçim hileleri mi söz konusu oldu? Bu konuda birçok komplo teorisi öne sürüldü ama bir iddia ve bir araştırma çok önemli.
İddia Selahattin Demirtaş’a ait: Bazı AKP-MHP taraftarları, kendilerini muhalif partilerin temsilcisi olarak yazdırıyor ve böylece bazı sandık kurulu üyelerinin tümü, aslında Cumhur İttifakı yanlısı oluyor. Böylece sayım tutanağını istedikleri gibi düzenleyip, altına imza atıyorlar ve muhalefet partilerinin ilçe binalarına teslim ediyorlar. Partiler de tutanağa güvenip itiraz etmiyor; böylece sonuçta hilenin nerede olduğu bulmak olanaksız hale geliyor. Demirtaş bu hilenin Karadeniz Bölgesi’nde ve İç Anadolu’da yıllardır yapıldığını ve Anadolu Ajansı’nın ilk bu verileri girdiğini söylüyor.
İddia mantıklı ve tutarlı ama bence başka hileler de söz konusu olabilir.
Bilişimci ve yazar Füsun Sarp Nebil’in yaptığı ve 23 Mayıs’ta T24’te yayınladığı araştırmanın bazı verileri son derece düşündürücü. 2007-2023 yılları arasında yapılan seçimlerde nüfus ve seçmen artış hızlarının karşılaştırıldığı ayrıntılı araştırmada en önemli veri, 2018’den 2023’e Türkiye nüfusu yüzde 0,8 artış gösterirken, seçmen sayısının bunun 2 katı, yani yüzde 1,6 oranında artmış olması. Diğer bir deyişle, 2023’te nüfus 3,8 milyon artarken, seçmen sayısı 5,6 milyon artmış, ki bu neredeyse olanaksız… Seçmen sayısındaki fazladan 1,8 milyon artış çok önemli, çünkü ilk turda iki aday arasındaki fark sadece 2,3 milyon. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) derhal bu farkın nedenini ayrıntılı olarak açıklamakla yükümlü…
Demirtaş’ın dile getirdiği hileyi önlemek için, özellikle hile yapılması olası bölgelerde muhalefetin gözlemci sayılarını arttırması gibi önlemler alınabilir. Nebil’in öne sürdüğü konuda ise YSK’nin yanıtını beklemek ve kalan kısa zamanda olası hukuksuzlukları araştırıp, engellemeye çalışmak gerek.
İlk turda birçok seçmen Kılıçdaroğlu nasılsa kazanıyor düşüncesiyle sandığa gitmemiş olabilir. Geleceğinizi, çocuklarınızı, torunlarınızı düşünüyorsanız, mutlaka ve mutlaka sandığa gidip oy kullanmalı, yakınınızdakileri de oy kullanmaları konusunda ikna etmelisiniz. Katılım yüksek olursa ve yukarıda yazdığım iki konuda gerekli girişimler yapılırsa, Kılıçdaroğlu’nun seçilme şansının Erdoğan’dan daha fazla olduğunu düşünüyorum.
Prof. Dr. Ümit Özdağ ve Zafer Partisi’nin “Ülkenizin Göçmenistan olmasını istemiyorsanız Kılıçdaroğlu’na oy verin” mesajı, özellikle gerçek milliyetçi seçmenlerin oylarını önemli ölçüde etkileyecektir.
Umarım yanılmam ve her şey çok daha güzel olur.
Paylaşmanız dileğiyle…