Neydi? Almanya acı vatan. İş gücü için Almanya'ya gidenlerin dramını anlatıyordu. Bilmedikleri bir ülke, bilmedikleri bir dil, bilmedikleri bir sosyal yapı. Dönenler oldu, dönmeyip direnenler de oldu. İşte onlar artık üç dört kuşaktır ordalar ve artık onlar için Türkiye sadece tatil için gidilebilecek bir ülke.

Tatil de tatil olsa bari. Biz unuttuk. Almanya'da gazeteler siyasetin oyuncağı olmadığı için unutmadılar, unutturmuyorlar.

Bild Gazetesi günlerdir acıyı manşetinden indirmiyor: Böcek ailesinin İstanbul’da yok oluşu didik didik inceleniyor.

Aslında hikâye sıradan bir mutlulukla başlamıştı. Uçak biletleri alınmış, valizler hazırlanmış, iki küçük çocuğun heyecanı evin duvarlarına taşmıştı. İstanbul’a gelme Biraz nefes almak, biraz gezme Hepsi buydu. Alman vatandaşı Servet ve Çiğdem Böcek. 6 yaşındaki oğulları Kadir Muhammet. 3 yaşındaki kızları Masal. Hepsi mutlu bir aile fotoğrafının içindeydi. Hiç kimse birkaç gün sonra bu fotoğrafın altına “Son kareleri” yazılacağını bilmiyordu.

Aile, İstanbul’a geldi. Fatih’te otele yerleştiler. Ortaköy’de seyyar bir midyeci. Yakın bir restoranda öğle yemeği. Akşam saatlerinde alınan birkaç lokum. Aynı akşam mide bulantısı ve kusma şikâyetiyle hastaneye gittiler. Tedavi edilip “Hafif rahatsızlık” denilerek taburcu edildiler. Otele döndüklerinde ise en ağır gerçeği yaşadılar: 3 yaşındaki Masal yerde hareketsizdi. Ardından tüm aile yeniden hastaneye kaldırıldı. Önce iki çocuk. Sonra anne Çiğdem. En sonunda baba Servet. Dördü de birkaç gün içinde hayattan koparıldı.

Bizde yargısız infaz yaygın olduğu için, şimdiki basın oturduğu yerden araştırmadan haber yaptığı için, suç gıdalara atıldı. Bütün esnaf insafsızca zan altında bırakıldı. Sonradan anlaşıldı ki gıdalarda bir sorun yok. Zaten öyle olsa zehirlenme dört kişiyle sınırlı kalmazdı...

Otelde de ilaçlama yapılmış.

Ölüm nedeni hâlâ araştırılıyor.

Acı olan şu ki, aile artık yok. Geriye dört ayrı ölüm değil, dört ayrı “Neden?” bırakarak gittiler.

Bir aileyi sağ salim misafir bile edemez hale geldik.

Böcek ailesinin arkasından söylenebilecek en doğru cümle belki de şudur: Acı, onların değil. Acı, onları koruyamayan hepimizin.