Türk milleti; kazandığı bu zaferlerle, azimle, iradeyle bu gerçeği tarihin sinesine çelik kalemle yazmıştır. (ATATÜRK)
Önce iki anekdot; “Kapı büyük bir gürültüyle açıldı, çıldırmış gibi bir teğmenle emir subayı yuvarlanırcasına içeri daldılar. Teğmen ‘Generalim..’ diye inledi.’ Süvariler... Binlerce süvari…’
‘Ne diyor bu?’ Emir Subayı açıkladı; 'Türk Süvari Kolordusu, cephe gerimize sızmış efendim.' Trikupis ve Kurmay Başkanı dehşet içinde ayağa fırladılar.’’
***
“3. Alay Komutanı Yarbay Ferit gözlerine inanamadı. Binlerce Yunan askerinin içinde kalan 23 erden 17’si, şehit yüzbaşılarının ve arkadaşlarının cesetleriyle birlikte geri gelmişti. O korkunç kalabalığın içinden nasıl kurtulup geldiklerini anımsayamıyorlardı. Gelmişlerdi işte! Yarbay hepsini öptü, ödül olarak her birine çay şekeri parçası verdi. Verecek başka bir şey yoktu!..”
***
“Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi 30 Ağustos’ta zaferle noktalandı. Ülke toprakları işgalcilerden kurtarılmış, bağımsızlığımız dünyaya ilan edildi! 'Dehalar Dehası' Atatürk önderliğindeki Türk ulusunun, emperyalizmi yerli ve yabancı işbirlikçileri ile Anadolu yaylasına gömdüğü tarihti 30 Ağustos 1922…’’
Tarihçi-Yazar Sinan Meydan dostumuz bu tümceyle tanımlar "Büyük Zafer"i.
Ertesi gün; 31 Ağustos’ta Zafertepe Çalköy’de bir evin bahçesindeki kırık kağnının üzerine muharebe alanlarının haritasını koymuştur Başkomutan Mustafa Kemal Paşa. Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile durum değerlendirmesi yapmaktadır. Yunanlıların yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve onları mağlup etmek için İzmir’e girme düşüncesini anlatır, iki komutan da destekler düşüncesini. Strateji, artık netleşmiştir. Bir gün sonra da o ünlü emrini verdi Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; “TBMM Orduları! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”
27 Ağustos’ta Afyonkarahisar, 30 Ağustos’ta Kütahya’nın kurtuluşunu 1 Eylül’de Gediz, 3 Eylül’de Emet ve Tavşanlı’nın kurtuluşları izledi, 9 Eylül’de İzmir’de Yunan ordusunu denize döken Türk ordusu, Mustafa Kemal Paşa’nın emrini büyük bir başarıyla yerine getirdi.
***
Kurtuluş Savaşı destanını yazan tek ozan Dünya Şairimiz Nâzım Hikmet 60 yıl önce 30 Ağustos’ta Budapeşte’de 'Bizim Radyo'ya bakın ne demiş?: “30 Ağustos; bizim Türkler’in en büyük bayramlarından biri ve zannediyorum ki yalnız bizim değil, insanlığın bayramlarından biri. Çünkü, 30 Ağustos’ta, ilk defa biz Türkler insanlığa sömürgeciliğe karşı ve emperyalizme karşı muzaffer olabilmenin yollarından birini gösterdik. Bu da sömürgeciliğe karşı silah elde çarpışmakla olur. Ve sömürgeciliğin her şeye rağmen yıkılmaya mahkum olduğunu gösteren milletlerden biri de benim milletimdir. Bunun için cidden bu bayram büyük bayramdır. Ve bir daha tekrar ediyorum.Yalnız Türk milletinin bayramı değil, insanlığın da bayramlarından biridir!’’
Ya Gandhi. O ne demeç vermişti süreçte?: “Haydi beni de bir daha tutuklayın İngilizler! Ama tutuklayarak ve öldürmekle iş bitmiyor. İşte öldü sanılan Türkler, cenaze törenleri için hazırlanan tabutlarını katillerinin başlarına geçirdiler!”
***
Kurtuluş Savaşı, dünyanın da haklı gördüğü en kutsal savaşlardandır. Bir enkazdan yepyeni çağdaş bir devlet kurulmasına yol açmıştır. Haluk Işık Hocam ne güzel söylemiş: “Bir daha yaşamamak, hiç unutmamaya bağlıdır. 30 Ağustos'un 99 yıldır söylediği budur.”
Elbette, çağdaş ileri ve güzel olan her şeyimizi borçlu olduğumuz "Kemâl’in Askerleri", gazilerimiz de asla unutulmayacaktır!..
Turgut Özakman’ın "Çılgın Türkler''in sonsöz’ünde yazdığı gibi; “Cumhuriyeti yıkmak için çabalayanların, alçakların, müfterilerin uydurdukları yalanlarla dolanlarla dolu sahte tarihe de inanmayın, yalanın yoldaşı da olmayın!’’
Cumhuriyetin bütün değerlerine sahip çıkalım. Gaflete düşmeyelim. Mustafa Kemal'siz tarih yazmaya da kimsenin gücü yetmez!
Attila İlhan dizelerindeki, “saklı mavzerleriyle büsbütün başka türkler/ dökülüp tek tek keçi yollarından/ silah çatmış Salihli ovasına/ kurulu yumrukları patladı patlayacak/ uf içi kalabalık ölmemek bilir/ gözlerinin akına kan işlemiş/ solukları hızlı avuçları sıcak/ kemal paşa’nın atlıları”na, Sarı Paşa’ya, Kemalin Askerleri'ne, Milli Mücadele'nin isimli-isimsiz, kadın-erkek kahramanlarına/ Kuvvacı yüreklere...
Minnetle. Saygıyla. Özlemle!..