Gazetecilik mesleğinde geçirdiğim yılların önemli bölümünde ekonomi haberciliği yaptım.
Bugün arkadaşlarımın üyesi olmaktan keyif aldığı Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi’nin de kurucusu olma şansını yakaladım.
Ancak süreç beni siyaset alanına sürükledi. Politik liderleri izledim, politika haberlerini yazdım devamında ise ilk köşe yazarlığımda Reşat Yörük’ün isim babası olduğu “Politüyo” da okurlarla buluştum. Yazılarım yüz binlerin üzerinde tirajı olan Hürriyet Ege’de yıllarca yayınlandı.
9 Eylül Gazetemize geldiğimden bu yana siyasi alanda yazılar üretmeye çabalıyorum. İktidarı veya muhalefeti ayırmadan doğruları veya yanlışlarını dile getiriyorum.
Beni yakından izleyenler, hayatta muhalif bir duruşum olduğunu bilir. Dünya görüşümü taviz vermemeye çalışarak savunuyorum.
Benim için birincil konu doğduğum, doyduğum, yaşadığım ve çocuklarımın geleceği olan Türkiye elbette.
1980 yılında gazeteciliğe başladığımda Türkiye’nin nerede olduğunu, bugün ise nerede olduğumuzu sürekli irdelemeye çalışıyorum. İktidarlar içinde ülkeye katkıda bulunan siyasi partileri bulundukları koşullar içerisinde değerlendiriyorum.
O kararları neden aldınız !
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın istemleri ile ekonomiye 4 yıl önce yön verdiğini ilan etti.
Bu öngörülerle faizler düşürüldü.
4 yıl sonda 4 yıl önceki faizlere niye geri döndük o zaman?
Enflasyon 4 yıl öncesine göre nerede sizce? Yurttaş elindeki parayla ne alabiliyor, neleri alamamaya başladı.
Et tüketiminde neden küme düştük. Afrika ülkeleri düzeyine nasıl düştük. Ortalama et tüketiminde Kongo, Tacikistan, Fas gibi ülkeler düzeyine nasıl indik ?
400 lirayı bulan eti, 200 lirayı geçen peyniri nasıl alacağız? Ülkede bir kaosa dönen kira artışları ile sokağa attığımız üniversite öğrencilerini, dar gelirlileri nasıl koruyacağız.
4 yıl önce olmayan Kur Korumalı Mevduat ile kaybettiğimiz milyarlar nasıl geri dönecek…
Tarım ve hayvancılığımızı bitirme noktasına gelirken, elimizdeki dövizin buralara gitmesine seyirci mi kalacağız.
Çok bildiğiniz ekonomiyi böyle mi yönetecektiniz. Kısaca bu kadar büyük zaman kaybının hesabını kim verecek, nasıl açıklayacak.
Gözün aydın CHP!
Ana muhalefet partisi CHP ise bu tablonun altında kalan yurttaşları savunmaktan çok uzakta. Muhalefet neredeyse “Bu iktidara oy verdiler oh olsun” diyecek bir tavra büründü.
CHP lideri kurultay hesaplarından kendisini alamıyor. Bir gün da aklına gelip şu Maliye Bakanlığı’nın önüne gitsem demiyor. Seçim öncesi sıkıntılı kapılara giden CHP artık yok.
Bu durumda halk kimden medet umacağını da bilemiyor. Muhalefetin lideri olacağım diyen CHP’nin İzmir Çiğli kongresine polis müdahalesine ihtiyaç duyuluyor.
435 kongre delegesi bulunan CHP’nin ilçe seçimlerinde Başkan seçilen Erkan Akar, sadece 197 oy alıyor. 13 geçersiz oyu da dikkate aldığınızda kongrede sandığa gidenlerin sayısı 210 kişi. İlçede oy kullanması gereken sayı ise 435 kişi.
Anlayacağınız muhalefetin yarısından çoğu sandığa gitmemiş.
Peki sorarım bu parti tavrı ve haliyle iktidar olmak isteyenler neyi hak ediyorlar ?
Halk olarak bizim işimiz zor. Ana muhalefet olarak CHP’nin işi bizden çok daha zor.