Türkiye öğrenci hareketleri ve boykotlara yabancı bir ülke değil.Yakın tarihimize baktığımızda öğrenci hareketlerinin sosyal ve ekonomik yaşantımızda yapısal değişikliklere neden olacak kadar etkili olduğunu gözlememiz olası.

Öğrencilerin bu tür direnişlere yol açan faktörlerin başında özgürlük ve adalet arayışları ile bağımsızlık duygusu ön plana çıkmaktadır.

Parti kapatmalar, basın özgürlüğünün ortadan kaldırılıp gazetecilerin hapse atılması, Amerika’nın etkisi altında sosyal ve ekonomik politikaların uygulanması ile Bağımsızlık” olgusunun ortadan kalkması, meclisin yetkilerini kullanabilecek bir tahkikat komisyonu kurulması Demokrat Parti iktidarının sonunu getiren öğrenci
hareketlerini başlatmıştır.

Tıp, Siyasal Bilgiler, Hukuk ve İktisat fakültesi öğrencilerinin öncülüğünde başlatılan direniş, Atatürk, Gazi liseleri ile TED öğrencileri ile desteklenmiş, iletişim olanaklarının (Sosyal medya, cep telefonu, bilgisayar gibi) olmadığı bir dönemde 555-K parolası ile (Beşinci ayın beşinci günü saat beşte Kızılay’da) gerçekleşti. Harp Okulu öğrencilerinin tam teçhizatlı olarak Ulus Meydanına kadar yaptıkları Atatürk koşusu ile devam eden direniş 27 Mayıs Devrimini beraberinde getirdi.

Kabul edilen yeni anayasa, işçi haklarını koruyacak olan grev ve lokavt yasasının çıkartılması ile siyasi yelpaze yeniden şekillenmiş, sol, sosyalist partiler kurulmuş gençlik örgütleri de buna göre yeniden şekillenmiştir. FKF(Fikir Kulüpleri Federasyonu) özellikle ODTÜ de etkin olan Sosyal Demokrat Gençlik Federasyonu TMTF,TBTF gibi gençlik kuruluşlarında örgütlenen üniversite gençliğinin ortaya koyduğu Dolmabahçe’de ABD denizcilerinin denize atılması,1968 boykot olayları, Nurhak ta Sinan Cemgil ve arkadaşlarının feodal yapıya karşı direnişleri, Mahir Çayan ve arkadaşlarının Kızıldere de öldürülmeleri, Dev-Genç’in oluşturulmasının temelinde tam bağımsızlık, özgürlük ve adalet arayışlarının olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Soğuk savaş döneminin siyasal gelişmeleri karşısında gençlik hareketlerinin getirdiği yönlendirme sonucu Türkiye politikası (Toprak işleyenin su kullananın), (Yollar yürümekle aşınmaz), (Hak geldi batıl zail oldu), (Eşkiyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz), gibi sloganları kazandı ve bunları gerçekleştirmek için parti politikalarının yeniden düzenlenmesinin yolunu açtılar.

Darbe ve darbe girişimlerinin her zaman karşı duran gençlik,1980 12 Eylül darbesinden bugüne kadar geçen süreç içerisinde de duruşundan taviz vermedi.

Son gençlik hareketlerini değerlendirirken bu süreci gözden kaçırmamak gerekir. Siyaset, politikalar, liderler değişiyor ancak onların hedefleri değişmiyor.

Özgürlük, adalet, tam bağımsızlık.

ZAPATA

Adaşının 1910 larda Meksika da köylülerin özgürlük ve topraklarına sahip çıkması için verdiği mücadelenin bir benzerini hemcinslerinin barklanmasına yönelik “kavgaya” verdiğin katkılar unutulmayacak. Birlikte olduğumuz süreç içerisinde gösterdiğin sevgi ve paylaşımlara teşekkür ederim. Rahat uyu, aziz dostum