Çok isterdim bu yazının konusunun 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı olmasını ancak bu bayram gününde İzmirli sporseverler olarak içimiz bir hayli buruk.
Çünkü İzmir takımları çok ama çok sıkıntılı dönemlerden geçiyor. Bu takımlarIın başında elbette kentin 'Büyük' ağabeylerinden Altay var. Siyah-beyazlılar birkez daha 3. Lig bataklığına sürüklendi. Üstelik şartlar geçmiş yıllardaki gibi de değil.
Uzun yıllar Altay muhabirliği ve yazarlığı yapmış biri olarak, bu seferki çöküş beni gerçekten üzdü, Çünkü Altay geçmişte de liglerden düşmüştü ancak hiçbir zaman bu kadar çaresiz halde olmamıştı.
Camianın acısı elbette çok taze, öfke patlamaları hiç de sürpriz değil. Ancak üzüntü yaşanırken, bir durum değerlendirmesi de yapmak gerekir sanırım. İşte ben de bu durum değerlerdirmesini siyah-beyazlı camianın yaşayan en önemli isimlerinden eski Başkan Ahmet Taşpınar ile yapmak istedim.
90'lı yılların ortalarında ben taze Altay muhabiriyken, Taşpınar da Profesyonel Şube Başkanıydı. Kendisi de zaman zaman bir kısım Altaylılar tarafından eleştrilen Ahmet Taşpınar'ın ilk sözleri gerçekten yürek burkacak cinsten;
"Erkutçum bizler Altay'ın en güzel günlerini yaşamış insanlarız. Ancak korkarım böyle giderse Altay'ın bitişine de şahit olabiliriz maalesef.."
Ne kadar acı bir itiraf değil mi?
Altay'ın geçmişte de küme düştüğü yıllar olduğunu buna rağmen küllerinden doğduğunu hatırlatıyorum ama Taşpınar'ın anlattıkları gerçekten çok dikkat çekici:

FUTBOLCU BÜTÇESİ 50-60 MİLYON LİRA

"Maalesef kulübün 20 milyon Euro civarında bir borcu ve bununla birlikte 3 dönem daha transfer yasağı var. Ancak sorunlarımız bundan çok daha büyük. Buna iki yönlü bakmak lazım. Birincisi Altay'da sezonun tamamlanmasıyla birlikte ödenmeyen alacaklar nedeniyle neredeyse futbolcu kalmayacak. Kendi altyapımızdan yetişen genç futbolcular bile profesyonel  ligde forma giymeye başlar başlamaz kapıyı 2-3 milyon liradan açıyor.  Bu şu anlama geliyor, 20 profesyonel artı genç oyunculardan bir kadro kurmak için minimum 50-60 milyon liralık bir bütçe gerekiyor..."

SADECE FUTBOLCU DA DEĞİL

"Bütçe sadece futbolcu alacakları da değil. Örneğin bir deplasman maliyeti 6-7 yüzbin lira. Üstelik kendi sahanda da aslında deplasmanda oynuyorsun. Gişe gelirin olmadığı gibi, stat kirası, güvenlik, kumanya falan derken iç sahada oynadığı maçların maaliyeti de 500 bin lirayı buluyor. Daha harcama kalemleri içinde futbolcu ve personel maaşları, primler, tesislerin giderleri ve görünmeyen daha birçok kalem var. Elbette vergiler ve diğer resmi kurum ödemelerine henüz gördüğünüz gibi sıra bile gelmedi. Bütün bu planlama içinde giderler azalmaksızın dururken, gelir kalemleri hemen hemen hiç yok."

DESTEK SIFIR LAF ÇOK

"Peki Altay'da durum ne?" diye soruyorum Taşpınar'a ve söyledikleri yine yürekleri daraltacak cinsten: "Bu sezon ligin ikinci yarısında kurtuluş ümitlerini yeşertmek ve yönetime destek vermek için bir komite kurduk ve 25 milyon liralık bir kaynak yarattık. Ancak bu dipsiz bir kuyu ve para anında tükendi. Takım kaptanlarının önerisiyle tanesi 50 bin liradan satmak üzere 111 tane 111. yıl forması yaptırdık. Amacımız futbol takımına yine nefes aldırmaktı. Ancak sadece 40 tane satılabildi. Altay'da önemli mevkilerde bulunan insanlar bile 50 bin lira verip forma almayı kabul etmedi. Altay kulübüne en zor günlerinde destek olmayan, hatta 2600 liralık üye aidatlarını ödemeyen insanlar ne gariptir en çok eleştri onlardan geliyor. "

YA AFYON YA MALATYA OLURUZ

"Bu sezon yaşananları gördükten sonra Altay Kulübü için maalesef hiç bir ışık görünmüyor. Hani oldu pek mümkün görünmese de bir takım kuruldu ve lige başlandı. Durum sürdürebilir olmadığı için bizim açımızdan yine iki çıkmaz yol görünüyor. Birincisi maaliyetler karşılanamayacağı için bu sezıon Afyonspor'un yaptığı için hiç bir maça çıkamadan havlu atılır ve her maç mükmen kaybedilir. İkinci durum da aslında birinciden çok da farklı değil. Malatyaspor gibi her maça çıkılır, belki bir prestij mücadelesi verilir ve her karşılaşma hüsran olur. "

KULÜP KAPANIR DEMİYORUM AMA..

"Mayıs ayında olağan genel kurulumuz toplanacak. Ben şahsen, bu borç yükü ve transfer yasakları ve camia içindeki parçalanmışlık yüzünden yönetime talip birilerinin çıkacağına ihtimal vermiyorum. Çünkü yeni yasalar yöneticiler açısından oldukça bağlayıcı. Öyle ki, bir yönetim göreve geldiği andan itibaren sadece vergi ve sigorta gibi resmi ödemeler nedeniyle bir yıl için çok ciddi bir ödeme yükü altına giriyor ki, bundan hiçbir şekilde kaçış yok. Ben bu şartlarda kimsenin böyle bir sorumluluk altına girebileceğine ihtimal vermiyorum. Böyle bir tabloda elbetten kulübün kapanacağını söylemiyorum ama işimizin çok ama çok zor olduğu ortada.."

İşte 3. Lig'e düşmesi kesinleşen Altay'ın içinde bulunduğu durumu birinci ağızdan sizlere aktardık. Görüntü hiç de iç açıcı değil. Fakat burası da herhangi bir kulüp değil Büyük Altay. Gün doğmadan neler doğar!