“Kuruluşu bir ulusun kurtuluşu için, emperyalizmin işgalci kuvvetlerine karşı koyduğu dönemdir…
Adını, o dönemin yiğit savaşçıları, vatan toprağının direnişçileri koymuştur…
Kurucuları arasında Kurtuluş Savaşı’nda, Mustafa Kemal ve arkadaşları ile birlikte mücadele vermiş; İzmir direnişinin öncü isimleri vardır…
Bağımsız, laik Türkiye Cumhuriyet’inin kurucu Mustafa Kemal Atatürk’ün ziyaret ettiği kulüplerden biridir…
Türk sporunun, futbolunun öncü isimlerini içinden çıkaran, olgun yapıdır!
Tarihinde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu Başkan ve yöneticiliği yapmış; bürokrasinin üst düzeyinde görev almış nice isimler yazılıdır…
Futbol tarihine adı silinemeyecek değerler kazandırmıştır…
Özgün bir camia yapısı, nitelikli bir taraftar kitlesi her daim karşıtlarının bile övgüsüyle karşılaşmıştır…
Onlar her zaman “büyük” olarak anıldılar…
Tarihin derinliklerinden geliyor…
‘Altaylılık’ da böyle bir şey anlayacağınız…
‘Her kulüp başkansız, yöneticisiz kalır, Altay kalmaz’ sözü, havaya söylenmezdi bu kentte…
‘Hiç bir takım Altay maçına deplasman demez’ sözü de!
Öyle bir camia söz konusuydu ki; en zor dönemlerinde bile kendi içinden doğru çözümleri yaratıp, başkan ve yönetici çıkarabiliyordu…
Öyle elit bir taraftar kitlesi vardı ki; tribünde ‘küfür’ değil, spora ve futbola bir ‘üst bakış’ söz konusuydu; kazananı alkışlar, işin keyfini çıkarırlardı!
Onlar için ‘Altaylılık’ ayrıcalıktı!"

***

Geçtiğimiz yılın bugünlerinde yapılan kutlamalar öncesi yazımızdan alıntı yukarıdaki satırlar...
Yani, Süper Lig'de en uzun süreli oynayan takımlardan olan Altay'ın "Büyük" olarak anıldığı günlerden!
Kuşkusuz o günlerden bu güne gelirken çok şey değişti...
Bir çok kulüpte yaşanan sorunların başında gelen "ekonomik çıkmaz" siyah-beyazlı kulübü de etkiledi. Yönetimlerin akıl almaz hataları, hesapsız davranışlar, kulübün kalıcı bir mal varlığına bile sahip olamaması, borçların giderek ödenemeyecek boyuta ulaşması, icralar, kulüp çalışanlarının aylıklarının uzun süre ödenememesi gibi sancılı bir sürecin içine girildi!..
Ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak da takım 3. Ligi gördü!
"Buradan kurtuluş yok. Altay'ı bitirdiler" diye düşünülürken; Özgür Ekmekçioğlu ortaya çıkıp, "Ben bu takımı kurtarırım" dediğinde, bir çok kişi güldü; "maceracı" olarak niteleyenler de oldu!
O genç adam, sözünü tuttu transfer yasağını kaldırdı; takım uzatmalarda da olsa mucize biçimde 3.Lig batağından sıyrılıp 2.Lige döndü...
Hem de camianın kurtlarının kafasını kuma soktuğu bir dönemde!
İyi de yaptı...

***

Bugün o Altay'ın; en azından altyapısını işler konuma getirildi...
Takım geçen yıldan bugüne taşınan bir heyecan ve ivme ile 2. Lig'de şampiyonluk yarışına tutundu...
Tribünde bir hareketlilik belirdi; bırakın deplasmanı, iç sahada bile maç izlemeyen taraftar grubu tribünlere döndü...
"Büyük Altay" için, yaşanan kötü günler bir çırpıda silindi desek yeridir...

***

Altay'ın borçları hala var!
Sorunların bir anda çözümü olanaksazdır. Ancak, takımın "emin ellerde" yönetiliyor olduğunu görmek camiada özgüveni yükseltiyor...
Örneğin, yaşanan transfer yasağının "daha hesaplı davranmak" adına kaldırılmayacağının açıklaması tepki görmüyor!
Geleceğe güvenli, emin adımlarla yürümeyi bir ödev edinmiş olmalılar ki, 2. Lig sarmalından sorunsuz sıyrılmanın, Altay'a gelir getirecek lig düzeyine ulaşmanın hesaplarını yapıyorlar...
Yani her şey "Büyük Altay" için...

***

Altay taraftarı, 104 yıllık tarihi bilinçle bakıyor bugün kulübüne...
Ve kuruluşundan aldığı güçle haykırıyor marşını:
"Şerefli koca bir ülkünün/Şerefi namusu hepsinin/Şerefli şanlı şen Altay/Kudretinle kuvvetinle şen Altay/Altay sevil koş atıl oyna/Semalarda semalarda parılda/İzmir'in parlak yıldızı/Duydular şanımızı/Yüksel ki sen kararsın ay/Kudretinle kuvvetinle şen Altay/Elif lam te elif ye/ Altay Altay Altay."

------------------------------