"Hanidir böyle sevinç yaşamamıştık... Sultanlar yüzümüzü güldürdü" diyorlar ya...

Bakmayın siz onlara!..

Bir blokla karşılarına dikilip, smaçları gözlerinin ortasına yedikçe...

Sporcu kadınları gördüler...

Falcao'yu unuttular!

O kadınlar Avrupa'nın devleri ile mücadele edip, bir bir devirirken...

Ekranlarında ve gazetelerinde utanmadan Falcao'yu "dev" ilan edip, allayıp pullayanlar; havaalanına geliş saatine, ne zaman nerede olacağına dikkat çekenler...

Bir anda ayıldı...

Kendi deyimleriyle "Filenin Sultanları"nı anımsadılar...

Salt başarıdan başarıya şartlandıkları için...

Avrupa ikincisi olduklarında görebildiler, sporda futbol dışı dallar olduğunu ve kadının adını!

Yazık size; acınacak haldesiniz!

***

O sporcu kadınlar...

Başarılı, güçlü, gülen genç kadınlar...

Yaşamımızın içindeler ve hiç eksilmediler ki!

Hep vardılar ve var olacaklar...

Ulusal takım düzeyinde 16 yıl aradan sonra ilk kez Avrupa Şampiyonluğu'na bu kadar yaklaşmış ve bir anlık şaşkınlıkla yitirmiş olmak onların sevinçlerini, başarı düzeyini engellemez. Tersine büyük oynadıklarının kanıtıdır; kadın sporcuların gücünü göstermek ve geleceğe güvenle yürüdüğünün belgesidir...

Bir de takım düzeyinde bakın kadın voleyboluna...

Eczacıbaşı'na, Vakıfbank'a, Fenerbahçe'ye, Galatasaray'a...

Avrupa'da fırtına gibi esen takımları yaratanlara, destekleyenlere ve oyuncularına selam olsun...

***

Güzel günler yaşadık son dönemde...

Sporun hem görsel hem de heyecan noktasında doyum yarattığı günler...

Basketbol Ulusal takımı Dünya Şampiyonası'nda ilk 16'ya motivasyon yitimi nedeniyle kalamadı...

Ama yarattığı heyecan yetti!..

Ve olimpiyat elemelerine katılmayı garantilediler...

Burada da sevindirici olan, genç bir kadronun oluşması ve geleceğe hazırlanmasıydı...

Ufuk Sarıca ile ulusal takımın başarılı sonuçlar elde edeceği şampiyonalar olacak. Yeter ki Sarıca'nın da söylediği ve istediği gibi, "takım olmayı bilelim" yeter!

İşte o zaman her şey çok daha güzel olacak!

***

Güzel haberler sürüyor...

Tekerlekli Sandalye Erkek Basketbol Ulusal Takımı Polonya'dan Avrupa üçüncüsü olarak döndü ve sporun gülen yüzüne katkıda bulundu...

Ulusal takım ayrıca 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları'na katılma hakkını da elde etti...

Bu başarıyı da görmezden gelmek, küçümsemek aymazlıktır, ayıptır!

***

Bir kez olsun "içinde futboldan söz edilmemiş yazı" çıksın diyorum ama olmuyor işte!

Ulusal takım, sıkıntılı Andora maçının ardından, Moldova'da farklı kazandı!

Geçtiğimiz sezon 80 gol yemiş bir kalecisi bulunan ve ne oynadıkları belirsiz bu güçsüz Moldova'yı yenmek kadar...

Grupta Fransa ile 15 puanda eşit konuma gelmek; Arnavutluk'a yenilen İzlanda'nın bir adım önüne geçmek Avrupa Şampiyonası'na gitme umutlarını artırdı...

2002 Dünya Şampiyonası ve "Şenol Güneş şansı" canlandı gözlerimde birden!

Grupta ne olacağını söylemek zor. Bizim için, ne zaman ne yaptığımızın belirsizliği nedeniyle her maça ayrı bakmak gerekiyor. Genç kadronun o günün koşullarındaki performansı belirleyici olacak..

Görüyorsunuz futbol yine de uzatıyor burnunu bir yerlerden!

Umut hiç yitmesin...