Futbol yapımızda kurumlaşmadan yönetici profiline her alanda değişimden-dönüşümden söz ediyoruz ya...

İyileşme umudumuzun yükselmesini beklediğimiz süreçte, bakıyoruz her şey yerle bir olmuş!

Kulüplerin UEFA kıskacında olduğu günlerden geçerken, ekonomilerini düzenleyebilmelerinin önü TFF ve bankalar aracılığıyla borçların yeniden yapılandırması yoluyla açıldığında yüzleri gülüyordu...

Kimileri bunun daha büyük bir yük ve sorumluluk getiriyor olacağını vurgulayarak eleştirsede bu yola girdiler; kimileri de hala hesap-kitap yapıyor!

Sorun çözülme noktasındaymış gibi görünse de...

Bakıyorsunuz aynı kulüpler aynı yöneticilerce transfer döneminde yine sonsuz harcamalarla yabancı oyuncu getiriyor; bir satıyor, iki getiriyor vs. Durum böyle olunca soruyorsunuz:

"Bu hızlı gidiş nereye?"

Gerçekten anlayan var mı?

Şöyle soralım o halde:

"Bu alış verişte sizin bildiğiniz, bizim bilmediğimiz-bilemediğimiz ne var?"

Yanıtını hiç beklemeyin!

"Oyuncu satışı, sponsor gelirleri, naklen yayın gelirleri ve gişe girdisi..." gibi bir sıralama gelecektir!

Peki ya futbolun ekonomik değerinin giderek düştüğü bir ortamda Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Kupaları'ndan gelecek gelirlere sahip kulüpler dahil bu giderlerin karşılanması olası mıdır?

Hiç de kolay değil!

TFF'nin 2020 başında başlatacağı uygulamaları ve denetimi bekleyelim bakalım. O zaman hangi sonuçlar gelecek önümüze göreceğiz!

***

Kulüp yönetici profilinde değişim derken...

Birden Ali Koç'un Fenerbahçe Kulübü Başkanlığı'na seçildiği gün yapıcı, iletişimden yana, kaos ve tartışmalardan uzak, kurumlar arasındaki tartışmaları sonlandıracak sözlerini anımsadım!

O an, "İşte Türk futbolunda istediğimiz ve beklediğimiz başkan ve yönetici profili budur" diye düşünmüştüm...

Türkiye'nin en büyük holdinglerinin başındaki bir kişiden daha farklı bir yaklaşım da beklenemezdi doğrusu...

TFF Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun Ali Koç hakkındaki bir aylık hak mahrumiyeti ve para cezasını duyunca, Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim hakkındaki sözlerinin ağırlığı takıldı usuma!

Koç, muhatabı olmayan bir kişi için "sicili bozuk bir kişilik, bir insan bu kadar sık ceza alır mı?" sözlerini neden söyledi?

Garipsedim! Çünkü, muhatabı ancak Galatasaray başkanıdır!

Ama işin içine başka etkenler giriyor. Futbolumuzda fanatizmin izleri belli dönemlerde belirginleşiyor. Ve bu nedense derbi maçları öncesine denk düşüyor ve gerilimi yükseltiyor ki, işin en tehlikeli boyutu da budur.

Gerilimden kimse kazançlı çıkmaz; yitiren hem kendileri hem Türk futbolu olur!

***

Evet futbolumuzda büyüğünden küçüğüne tüm kulüpler gerilimli günler yaşıyor...

Ekonomisi çöken, sezona umduğu transferleri yapamayıp kötü başlayan, tribünde taraftarı öfkelenen ve protestosu durmayan tüm kulüpler sıkıntıda...

Beşiktaş başkanı Fikret Orman'ın "dramatik" görünümlü istifasının gerçek nedeni de çöküş ve yaşanan gerilimin sonucudur. Teknik direktör Abdullah Avcı'nın istifa beklentileri de bundan kaynaklanır!

***

E yukarıda bir tepişme söz konusuysa alt liglere yansımaması düşünülebilir mi?

Göztepe'de Tamer Tuna'yı Konyaspor maçında alınan üç puan kurtarmıştır...

Ama iyi başlayıp kötüye evrilen Menemenspor'da değişim erken gelmiştir...

Karşıyaka geçen sezonu başarıyla kapattığı Mesut Toros'u, yeni sezona başlangıç kötü olunca ve araya taraftar çatışması da girince göndermek zorunda kalmıştır...

***

Sözün özü...

Tüm sorunların ana kaynağı ekonomik çıkmaz...

İnsanların birbirlerine olan tahammülsüzlüğü, plansız-programsız çalışma...

Gerilim daha da büyümeden düşürülebilirse ne ala!

Tersi durumda yandı gülüm keten helva!