Acun Ilıcalı ve benzerlerinin yaşadığı çok eşli hayata karşı ilgimi kaybettim galiba.
Boşanma haberi ve ardından konuşulan 'Şeyma Subaşı o snap'i attı mı atmadı mı?' tartışması beni hiç ilgilendirmedi mesela.
Artık çok sıkıcı geliyor bazı ilkel ilişki yumakları.
Pişkinlik, yüzsüzlük, arsızlığın adı ne zaman aşkla, evlilikle anılır oldu ve biz bunu ne zaman kanıksadık bilmiyorum.
Ama metreslik müessesesinin normalleştirilmeye çalışıldığı bir gerçek.
Bir de bitmek bilmeyen bir muhabbetimiz daha var hani.
"Öyle bir kadın da aldatılır mı yahu?" sorusunu ardından gelen o muhabbet yani.
Aldatılır kardeşim, aldatılır.
Aldatılmayacak kadın yok bu dünyada...
Bu işler güzelliğe, görgüye, hanımefendiliğe bakmıyor çünkü.
Ya adamların açlık eşiğiyle ilgili bir durum söz konusu oluyor ya da kadın güzel ama sıkıcıysa, erkek, saçı fönden kalıp gibi durmayan, kırışmasın diye mimik yapmaktan imtina etmeyen kadını tercih ediyor.
Açıkcası 'yüzsüz müzsüz de olsa, eğlenceli olana kaçış' gerçekleşiyor.
Yani sosyal hayattaki itibar, mesleki başarı, saçının ahengi, gözünün güzelliği vs. mutlu bir ilişki için yeterli kriterleri oluşturmuyor.
Çünkü kadın da erkek de aslında ilişkisinde eğlenmek istiyor.
Arkadaşlarla her gece dışarı çıkıp vur patlasın çal oynasın eğlenceden söz etmiyoruz burada.
İki kişi başbaşa iken evin içinde can sıkıntısından patlamamaktan, yemeğe çıkıldığında garsona sipariş vermek dışında çıt çıkarmadan oturmamaktan, evin içinde cilveleşmekten, gerekirse didişmekten bahsediyorum.
Bir çiftin birbirine anlatacak hikayesi kalmamışsa hatta aslında hiç olmamışsa, zaten cenaze çoktan kalkmış, duası okunmuş demektir.
Ondan sonra taraflardan biri kendisini dinleyecek, anlattıklarına gülecek, dertlenecek, ilgilenecek, cilveden işveden anlayacak birilerinin arayışına giriyor.
Bulması da pek zor olmuyor.
Hele erkekler için bu arayış süresi çok kısa sürüyor.
Çünkü dışarısı atmaca gibi bekleyen avcı kadınlar platosu!
* * *
Sezen de döktürmüş hani!
Evliliğin insanın üzerine toprak örttüğü gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Bak Tarkan'a... Söylediği şarkıya bak!
"Cuppa da cuppa hopla zıpla" diye şarkıyla çıktı ayol adam...
Sözlerini yazan Sezen Aksu sanırım memleketin "köy yanar kahpe taranır" haline bir gönderme yapmak istemiş ama hiç olmamış canım be!
Ortaya karışık Ajdar stili bir parça çıkmış: "Böyle hem manidar, hem tekerlemeli, hem yaz partilerine gidecek, hem kıvırtmalı bir şey olsun" demişler çıka çıka bu çıkmış.
Şimdi diyecekler ki ama daha ilk günden şu kadar kişi şarkıyı indirdi.
Eh indirir tabii... Benim gibi Tarkan ne yapsa beğenmeye hazır büyük bir kitle var. Haberi duyar duyar duymaz hepimiz saldırdık, şarkıyı satın aldık.
Ben şu yazıyı yazdığım saate kadar beğeneni duymadım.
Vallahi şu Tarkan'ın kredisi, ne yaparsa yapsın gönlümde bitmez diyordum ama şu maket pasta kesmeli düğünü ve "Cuppa" isimli eseri icra etmesinden sonra biraz sarsıldım gibi sanki...
Neler oluyor şekerim sana böyle?