Çok yaşlanan Temel,
Vaktinin dolduğunu,
Azrail'in geleceğini,
Düşünüp korkmaktadır.

Nasıl yaparım da,
Azrail'i kandırırım,
Diye düşünürken,
Azrail yanında bitiverir.

Azrail'e yalvaran Temel,
“Ne olur şimdi gelme,
Bana 5 yıl daha ver,
Sonra ne istersen yap” der.

Temel'in yalvarışlarına,
Dayanamayan Azrail de,
Beş yıl daha sürer verir.
Temel de çok sevinir...

Azrail gittikten sonra,
Hızla kursa yazılan Temel,
Dört yılın sonunda,
Yolcu uçağı pilotu olur...

Bir yıl pilotluktan sonra,
Beş yıl dolduğunda ise,
Azrail bir uçuşta,
Uçağın kokpitinde belirir.

Durumu kurtarmak için,
Temel Azrail'e dönerek,
“Yüzlerce yolcu var,
Benim canımı alırsan,
Onlar da ölecekler” diyerek,
Durumu kurtarmaya çalışır.

Durumu önceden bilerek,
Kendini ayarlayan Azrail;
“Hepinizi bir araya
Getirene kadar anam ağladı.
Bu fırsatı kaçırmam” diyerek,
Temel'i alıp gider...

Aynı uyanıklığı,
Bizim Nasrettin Hoca da,
Yapmaya kararlıdır...
O yüzden ölüm döşeğinde,
Hanımını yanına çağırır.

“Şimdi içeriye gideceksin,
En güzel elbiselerini giyip,
Süslenip püsleneceksin” der.

Bu teklife şaşıran hanımı,
“Aman hocam ne diyorsun,
Böyle bir günde,
Ben nasıl süsleneyim” diye,
Hoca'ya sitem eder.

Hoca hanımını susturup,
Teklifini açıklar:
“Azrail geldiğinde,
Belki benim yerime,
Seni beğenir de,
Alır gider...”

Kıssadan hisse;
Azrail geldiyse,
Kaçacak yer yok...
En iyisi ısrar etmeyip,
Birlikte gitmek...