
Dört yaşında bir erkek çocuğu, 15-16 yaşlarındaki ablasına tokat atıyor, saçlarını yoluyor, ağza alınmayacak küfürler ediyor.
Ama nasıl küfürler!
Anneleri de bu olayı kayda alıyor. Küçük çocuk ablasına hem vuruyor hem de muhtemelen babasından duyduğu "senin bilmemnerene bilmem ne yapayım" diye küfür ediyor.
Görüntüyü kaydeden anne bundan o kadar gurur duyuyor olmalı ki "Yap oğlum yap" diye çocuğa daha da gaz veriyor.
Çocuğun ablasına ana avrat küfredip dövmesinin sebebi ise ablasının dışarı çıkıp erkeklerle gezmesi imiş.
Aile bunu büyük bir gururla sosyal medyada paylaşmış.
Bu ülkede giderek artan yozlaşmanın ve şiddet eğiliminin asla son bulmayacağının, ibretlik bir örneği olarak.
Çocuğuna daha o yaşta kadına şiddeti (hem de kendi kız kardeşine) öğreten bir anne...
Ve o anne yarın öbür gün kocası tarafından döve döve öldürülse, buna en çok biz üzülecek, 'kadın cinayetlerine son' diye yine biz sokaklara çıkacağız değil mi?
Kim için? Bu kötü kalpli, beynini, vicdanını çalıştırmayı düşünmeyen insanlar için mi?
Kadın oğluna, kız kardeşini nasıl dövmesi gerektiğini öğretiyor. Biz daha ne konuşuyoruz. Hem de küfür kıyamet! Tahammül edilir bir görüntü değildi. Hele komik, hiç değildi.
Karanlığa doğru son sürat koşan bu ülkenin kurtuluşu kadınlarda diyoruz ya hani bazen... İşte ben ne o kadınları ne de tünelin ucundaki ışığı görüyorum artık.
***
Bir basketbol koçu, bir futbol antrenörü, oyununu beğenmediği oyuncusunu tokatlama hakkını kendinde görüyor.
Okulda öğretmenin en büyük yardımcısı elindeki cetveli.
Aile içinde zaten dayak cennetten çıkma...
Şu bayıla bayıla izlediğimiz eski Türk filmlerine bakıyorum, mutlaka bir kaç yerinde bir tokat patlıyor. Seven insan sevdiğini kıskanır ve ağzının ortasına bir tane ekleştirir. Bunu böyle kanıksamışız.
Bir baba kızına kızarsa, dizini döveceğine çocuğunun ağzını burnunu birbirine karıştırır!
Ananın vurduğu yer, kafadan gül bahçesi!
Şiddet bu ülke insanının ciğerine işlemiş.
Kolay kolay nasıl temizlenecek bilmiyorum. Bilen olduğunu da sanmıyorum.
Aşk ama para aşkı!
Adamlar adam değil ama para onlarda...
Kadınlar da kadın değil ama akılları fikirleri parada...
Şahane ikili oluyorlar.
İki tarafın da ne peşinde olduğu belli ama onlar adını "aşk" koyuyorlar ve aşka hakaret ediyorlar.
O adamlar önce kendi ailelerinin uygun gördüğü bir kurban bulup evleniyorlar.
Doğu kökenli ise resmi nikaha bile gerek duymuyor, basıyorlar imam nikahını...
Sonra arkasından bir kaç tane çocuk yapıyorlar, kendi ailelerine karşı görevlerini tamamlıyorlar.
Ardından başlıyorlar daldan dala konmaya...
Çakal kadın çok.
İki taraf da kendini çok akıllı sanıyor.
Sorsan büyük aşk yaşıyorlar ve o aşklarını hemen bir nikahla taçlandırıyorlar.
Yine bir imam nikahı tabii ki!
Sonra gelsin yeni çocuklar.
O çocuklar bir an önce yapılmalı ki şirketin mallarına varis olsunlar.
Çünkü o kadınlar biliyorlar ki en kısa zamanda tıpkı bir önceki gibi bir kenara atılacaklar.
O yüzden çocuk konusunda hepsi bir telaş, bir yarış içindeler.
Eskiden bu işler bu kadar ulu orta yaşanmazdı.
Evli bir adamla beraber olmak, ikinci kadın olmak ayıptı, saklanırdı.
O kadınlar metresti. Şimdi 'küçük, büyük, ortanca eş'.
Şimdi herkes o kadar göğsünü gere gere yaşıyor ki, yuva kurma, aile olma kavramlarının içi boşaltıldı.
Algı artık yerleşti: Bir adamın parası varsa üç karısı da olur, dört karısı da... Çocuklar zaten sebil gibi...
İstesek de istemesek de çok eşlilik artık normalleşti gitti!
Bu ülkede sessiz sedasız düzen, kanun ve hatta rejim değişiyor... Bizi uyandırmaya kıyamıyorlar, işlerini yavaş yavaş hallediyorlar.