Üst üste gelen zamlar, yerinde sayan maaşlar, eğitimden, sağlığa kadar vatandaş rahatsız ve de tepkili… Büyük çoğunluk, parti ayırımı yapmaksızın iktidarın yerel seçimlerde uğradığı kan kaybının faturasını kendilerine kesildiğine inanmışa benziyor sanki! Hele kış şartlarının da getirdiği yükten bıkanlar, işsizler, atanamayan öğretmenler, eğitim kredilerini ödeyemediği için haciz dosyaları ile boğuşan üniversite mezunları, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT), tacize uğrayıp şiddet gören kadınların günlerdir sokaklarda yaptığı eylemlerini görünce insan ne söyleyeceğini şaşırıyor… Hani elinize kağıt- kalem alarak aralarına dalsanız, neler duyup, yazarsınız! Bunlardan bir tanesi şöyleydi: “Bu iktidarla ne ölüme, ne de düğüne gidilmez!”

Peki, bunları kim duyup, dillendirecek?

Gazeteciler ve de Meclis’e gönderdiğimiz vekiller ile Saray’dakiler değil mi?

Gelin görün ki, “yazan pişman, konuşan pişman!”…

Meclis içinde ve dışında bunları konuşanların bazıları “vatan hainliği” ile suçlanıp, yaftalanıyor; hatta linç kampanyaları düzenleniyor! Dolayısıyla bugünlerde kendi “Yoksulluk, işsizlik, pahalılık, adaletsizlik, terör” sorunlarımızı, iktidar-muhalefet arasında gidip-gelen “Kumpas, komplo, çete” çatışmalarının gürültüsü arasında derterimizi “sarı çizmeli Mehmet ağa”ya bile duyuramaz hale geldik. Tabii ki vatandaş “Bu iktidarla ne ölüme, ne de düğüne gidilmez!” diyebilme noktasına gel

miş olamaz mı? diye düşünmek istiyorum!

***

Dertler bir değil ki! Kimi ıspanaktan, kimileri de termik santrallere nedense bir türlü takılamayan baca filtreleri yüzünden temiz hava soluyamadığı için ölüp gidiyor! Anlayacağınız, “Bastır parayı, kirlet havayı” durumları var gibi!.. Meclis kantininde satılan sağlıksız bal vb. gibi gıdaları alamayan (!) vekillerimiz de yukarıda saydığımız durumlar yüzünden olacak bir türlü konuya el uzatamıyor! Parayı bastıran havayı kirletiyor, bize el uzatacak muhalif belediyelerin de sesi soluğu kesiliyor. Bazılarının dediği gibi “Has ekmek, kör memleket” vaziyetler! Meclis’teki iç tuzaklar, komplolar üzerine uyar diye sizlere arşivimden 1982’de Deniz yayınlarında çıkan bir fıkrayı nakletmek istiyorum:

İç Tuzak

Amerikan senatosunda bir yasa tasarısı tartışılırken, Demokratlar’la Cumhuriyetçiler birbirlerine girmişlerdi. Havanın iyice elektriklendiği bir sırada sözcülerden biri, diğerine “Cehenneme kadar yolun var!” diye bağırdı. Diğeri şaşırdı. Ne diyeceğini bilemedi . Sonra başkana dönerek, rakibinin bu sözüne itiraz etti. Başkan kara kaplı kitabı açtı, sayfaları karıştırdı. Ve senatöre: “İç tüzüğe baktım. Gitmeniz şart değil!” dedi…

***

Memleket bu vaziyette iken ben, “24 Kasım Öğretmenler Günü” dolayısı ile öğrencilerimin Seferihisar yolu üzerindeki bir kır bahçesinde düzenledikleri sabah kahvaltısına eşimle katıldım. İyi de oldu… Yol göstericimizin “Milletin efendisidir” dediği köylülerin yaşadığı bir ortamda ve de adı “Köylüm” olan bir kır bahçesinde Mustafa Kemal Atatatürk’ ün Memleket Mektepleri Başöğretmeni olarak ilan edildiği bu günde Kahramanlar İlkokulu’ndan 1972 yılında mezun ettiğim çocuklarımın memleket meselelerine Atatürk’ün çizdiği yolda ilerleyişlerini, düzgün bakışlarımı görmek beni mutlu etti…

Kahramanlar Çocukları grubu, Ercan Günaydın’ın önderliğinde vefa duygularını da sergilemeleri anlamlı idi. Bazıları Van’dan, İstanbul’dan, Milas’tan koşarak gelmişlerdi. Her birinin eşleri çocukları ve de güzel projeleri vardı. “Atatürk Kokulu” çocuklarım bulundukları yörelerde görüp yaşadıkları ilginç konuları bizlere fotoğraf netliğinde anlatarak ufkumuzu genişlettiler. Gelecek yazılarımda bunlardan söz edeceğim…

***

Efendim ben, bir yandan Yeni Asır’ da Spor gazeteciğimi ve de İzmir İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’nde tahsilimi sürdürürken 1960 yılında darbe olmuş, askeri ihtilal hükümeti de lise mezunlarını “Yedek Subay Öğretmen” olarak köy okullarına gönderme kararı almıştı. Beni de Bayburt’un Çoruh nehri üzerindeki Ortuku (Şimdiki adı Dağ Bayır) köyüne göndermişlerdi. Ardından İzmir’de bir süre bu kazanımlarımı devam ettirdim. Tabii bugünkü mesleğim spor gazeteciği ve yazarlığa döndüm. Bunlardan da gelecek yazılarımda bahsedeceğim…