Orhan  Veli Kanık’ın ne güzel bir şiiridir o. Bedava Yaşıyoruz Bedava Şiiri. Aklımda kaldığı kadarı ile şöyleydi şiir. 

Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.

Orhan Veli Kanık

Acaba bugün yaşıyor olsaydı bu şiirinde nasıl bir değişiklik yapardı Orhan veli. Değiştirecek fazla bir şey yok gibi. Her şey aynen devam ediyor. Saydıkları hala bedava, ama eklentiler yapabilirdi gibi geliyor bana. 

Hiçbir şeyde Denetim, kontrol yok, teknik bakım isteyen her şey Allaha emanet, hatta Asansörde bile ölümler bedava  diyebilirdi. Ölü tavukla pişirilen işçi yemeğinden, öğrenciye  dağıtılan bozuk  sütten gıda zehirlenmeleri  bedava diyebilirdi. Yollarda trafik denetimi yok, hatalı sollamadan, aşırı yükleme nedeniyle patlayan frenden,  otoban kıyısına ışıksız, uyarısız  parktan, vizesi geçmiş hurda araçlarla trafiğe çıkmaktan,  farsız, fren lambasız seyir’den , açılan damperin çarparak yıktığı  köprüden  ölümler bedava diyebilirdi.

En küçük protesto gösterisine yüzlerce polisin müdahalesi neticesinde, aşırı güç kullanımı nedeniyle, coplanma, polis dayağı yeme bedava diyebilirdi.

Balık çiftliği kurmak için tertemiz, masmavi denizlerin, maden açmak için endemik bitkilerle dolu güzelim dağların, RES yapmak için meraların hunharca katli, ülkenin uzun vadeli turizm gelirlerinin bu uğurda feda edilmesi bedava diyebilirdi.

Şehir içindeki spor ve park alanlarının  imara açılması, bırakın açmayı, buralarda  çok katlı yapılaşmaya izin verilmesi, çevre yollarının dahi etrafında çok katlı yapılaşmaya icazet verilerek buraların mahalle yolları haline gelmesine yol açılması ve günün her saatinde trafik sıkışıklığı bedava diyebilirdi.

Park kavgasında bıçaklanma, balkonda otururken kurşunlanmak,  güpegündüz soyulmak, yürürken kapkaççıların kurbanı olmak,  soygun, talan, gasp, uyuşturucu ticareti,  haraç alma, ayağa sıkma  bunların hepsi bedava diyebilirdi.

Siyaseten Güleryüz gösterme,  mikrofonlardan palavra sıkma, seçim öncesi samimiyet, sarılma öpme, seçim sonrası unutma, bol keseden vaadlerde bulunma sonradan hiçbirisini yapmama, bunlar da bedava diyebilirdi.

Liste uzun, sonuçları acı sahillerimiz bir bir özel firmalara, yabancı kişi ve şirketlere satılıyor. Fabrikalarımız, bazı enerji  tesislerimiz, devletin elinde ne varsa  zaten daha önce haraç mezat  satılmıştı. Eleştirmek cezaya tâbi ama  en azından arkasından ağlamak bedava.

Dolar zirve yapmış, Euro rekora koşuyormuş, altın zıplamış, domates kırk liraymış, biber onunla yarışıyormuş, ekmek  yedibuçuk lira olmuş boşverin. Nede olsa;  Bedava yaşıyoruz badava.