Çocukluğunu seksenlerde doksanlarda yaşamış olan bugünün ebeveyni “Ben çektim çocuğum çekmesin!” şiarıyla çocuğunu yetiştiriyorsa muhtemeldir ki bazı yaşam becerilerini çocuğuna kazandıramayacaktır. Her ebeveyn çocuğunun mutlu olmasını ister ancak ölçüyü kaçırır ve onu mutlu etmek adına çocuğun karşılaştığı her zorluğu ortadan kendisi kaldırırsa, çocuk, zorluklarla baş edebilme becerisini geliştiremez.
Diyelim ki çocuk okulda arkadaşlarıyla anlaşmazlık yaşıyor ve arkadaş grubundan dışlanıyor. Bu durumda problemin doğru çözümü nedir? Okul yönetiminden ya da rehber öğretmenden rica edip çocuğunuzun yeniden arkadaşlarının grubuna alınmasını sağlamak mı? Öğrencilerin velilerinden yardım almak mı? Yoksa çocuğunuzla, yaşadığı sorunu müzakere edip ona doğru sorular mı sormaktır? Arkadaşların seni neden dışlıyorlar? Onlarla ilişkini düzeltmek için neler yapabilirsin? Seni eleştiriyorlar mı? Yaptıkları eleştirilerde haklı oldukları ve yanıldıkları yönler var mı? Var ise bunları birbirinden ayırt edebiliyor musun? Soruları çoğaltmak mümkün, benzer sorularla çocuğun yaşadığı sorunu kendisinin çözebilmesine fırsat vermek daha doğru bir yöntem değil midir? Doğru soruları sorabilirsek onun yaşadığı sorunun nedenlerini görebilmesine yardım etmiş oluruz. Sorunun nedenlerini gördükten sonra müzakereye devam ederek çözümü yine onun bulmasına, bulduğu çözümleri uygulayarak deneyim kazanmasına zemin hazırlamış oluruz.
Çocukların her istediğine çabalamadan, zorlanmadan kolayca ulaşabilir olması da benzer biçimde onlarda isteklerini erteleyebilme, zorluklara katlanabilme becerilerinin gelişmesini engellemektedir. Çocukların her yaşta yaşlarıyla orantılı güçlük derecesinde sorumlulukları olmalıdır. Kolay ulaşılan şeylerin değeri düşük olacağı için ulaştığı şeyden çabucak sıkılırlar ve yeni bir şey istemeye başlarlar. Ebeveynin bu davranışları çocukta “İstediğim her şeye ulaşabilirim.” düşüncesini yaratır. Yetişkin hayatında da çevresindeki herkesten aynı davranışları bekler. Oysa hayatı boyunca çevresindeki insanlar ona annesi, babası gibi davranmayacaktır. Dolayısı ile hayal kırıklığı yaşayıp mutsuz olacak, ulaşamadığı hedefler için başkalarını suçlayacaktır. Başarısızlıklarının nedenlerini başkalarında arayacağı için aynı sorunu tekrar tekrar yaşayıp “Bütün olumsuzluklar beni buluyor!” gibi bir otomatik yargıya ulaşacaktır. Bir süre sonra da çözemediği yaşamsal problemlerinin olmasını normalleştirecektir.
Akademik başarıya odaklı eğitim sistemimiz, ebeveyni de öğrenciden yüksek notlar beklemeye zorlamaktadır. Başarı, testlerdeki net sayısına endekslendiğinde sosyal yaşam becerilerinin geliştirilmesi kolaylıkla gözden kaçabilmektedir. İyi bir üniversitenin iyi bir bölümünü bitiren genç, iş yaşamına başladığında meslektaşlarıyla, yöneticileriyle ya da yönettikleriyle yaşadığı anlaşmazlıkları, yaşamsal problemleri çözmekte zorlanmaktadır.
Kişiler arası ilişkilerde anlaşmazlık yaşamak doğal ve kaçınılmazdır. Her yaşta o yaşın gereği anlaşmazlıklar yaşanır. Çocukların erken yaşta yaşadıkları anlaşmazlıkları ya da yaşamsal sorunları kendilerinin çözmeye çalışması, gelecek yaşamlarında onları güçlendirecektir.
Ezcümle, çocuklarımızın müzakere becerilerini, ilişki yönetim becerilerini güçlendirmek ve yaşadıkları zorlukları kendilerinin çözmeye çalışması onları geleceğe güçlü bireyler olarak hazırlayacaktır, hoş kalın.