"Sevdiğim sokak adları gibi, / Sevdiğim çiçek adları gibi, / Bütün sevdiklerimin adları gibi, / Adınız geliyor aklıma."
Ünlü yazar ve ozanımız Melih Cevdet Anday'ın "ANI" adlı şiirinin bu dörtlüğü, şiirin imgelem gücü ve sonsuzluğunu gösterme yönünden ateş gibidir. Sevdiğimiz çiçekler vardır. Sevdiğimiz çiçeklerin adları vardır. Bütün sevdiklerinizin, sevdiklerimizin adları vardır...
****
Benim de sevdiklerim, çok sevdiklerim vardır. Dostlarım vardır! Hayatı paylaşmak adına "1000 Yıllık Dostlarım'' derim ben onlara. Onlar; güneşli günler görme, beyaz türküler söyleme yolunda kavga verenlerdir. Onlar; bu onurlu kavgada mücadelede asla safından kopmayanlardır. Onlar; doğrunun, iyinin, güzelin yanında yer alanlardır. Onlar; Ahmed Arif'in dizelerindeki gibi dört yanımız puşt zulasi iken ve de Nâzım Baba'nın dediği gibi "bir ağaç gibi tek ve hür" yaşama bilincindedir. "İnsan gibi yaşamak boynunuza borçtur" diyenlerdir benim dostlarım.
****
"Ölüme çare buldum / İnsanları sevmek / Hiç ölmemektir" diyor Hüseyin Avni Dede.
Sait Faik’dendir; “Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek. Bir insanı sevmekle başlar her şey…”
Nasıl der Nâzım; "Birdenbire kapın açılır gibi sevdalanmak birilerine ansızın ..."
Ve ben, benim dostlarım için "Kahramanlar Çeşmesi" şiirimi okumak istiyorum;
"Dağların ve nehirlerin
Türküsünü söylemek istiyorum.
Büyük gökyüzünün ve kırların
Mavi bir çiçeğin türküsünü söylemek istiyorum
Umudun ve sevdanın.
Kahraman bir yüreğin türküsünü söylemek istiyorum.
Kahraman bir yüreğin türküsünü söylemek istiyorum.
Aslan türküsünü Guevera'nın."