Fransız şair, denemeci ve editör Charles Peguy; “İnsan 20 yaşında ve şairse bu onun 20 yaşında olduğunu gösterir ama 40 yaşında ve şairse, bu onun gerçekten şair olduğunu gösterir” der.
Bu söz herkes için geçerli midir bilmem ama Ülkü Tamer için gerçeğin kendisidir.
Lise öğrenimini sürdürdüğü gençlik yıllarında şiir üretimine başlayan Ülkü Tamer 20 yaşındadır ve şairdir. Ülkü, 40 yaşını yaşadığında da şairdir ve bu onun şair olduğunun ispatıdır.
Ülkü Tamer 40 yaşını aşıp 60 yaşının güzelliğini yaşarken de şairdir ve “usta”dır.
Soluklu, imge yüklü dizelerin, sevginin, sevdanın, umudun, güneşin şairi, şiir atlasında “Alleben”li çocuğun adını, çoktan unutulmazlar arasına yazdırmıştır.
Şiirlerinde çocuksu duyarlık, yumuşak bir sokulganlık ile birlikte toplumsal kaygılar veve öfkeler de vardır.
“Yarım saat önceyi hatırlıyorum şimdi/ kucağıma bir kedi verip/ güler yüzlü bir resim çektiklerini” söylerken “Ay Yolunda”dır Tamer. “Kuşların bakışına göre değişir yeryüzü” derken Serçe’dir Ülkü Tamer…
Şiirlerinin ulaştığı güneşi toplayanlar için şairdir Ülkü Tamer…
İkinci Yeni geleneğin en çocuksu yazarıdır o!6 yıl önce Ayrılık Defteri’ni elimize vermişlerdi. “Antep Padişahı” da derdik biz ona.
GÜNEŞ TOPLA BENİM İÇİM
“Seher yeli çık dağlara
Güneş topla benim için
Haber ilet dört diyara
Güneş topla benim için
Umutların arasından
Kirpiklerin karasından
Döşte bıçak yarasından
Güneş topla benim için
Yazdan kıştan ilkbahardan
Mahpuslarda dört duvardan
Doludizgin sevdalardan
Güneş topla benim için
Seher yeli yar gözünden
Havadaki kuş izinden
Geceleyin gökyüzünden
Güneş topla benim için”