Batı Anadolu’da Tur Ali (Durali), Tur Veli, Tur Hasan (Torasan) gibi aşiret isimleri yaygındır. Günümüzde Torbalı olarak bilinen ilçemizin ismi de Tur (Dur) Balı isimli Yörük/Türkmen cemaatinden geliyor. Halk dilinde yanlış telaffuzdan dolayı Torbalı şekline dönüşmüştür. ‘Torba’ ile bir ilgisi bulunmuyor. Torbalı, 1840’a kadar, Aydın eyaleti Sığla sancağı dâhilinde Kızılhisar ismiyle de bilinen sıradan bir İslam köyü olarak görünüyor. En önemli özelliği de bereketli tarım topraklarına sahip olmasıydı. Bu nedenle tarımla uğraşmak isteyen, çiftlik kurmak isteyen pek çok müteşebbisi kendine çekmiştir. Meraların bol olması, ikliminin ılımanlığından ve 1857’de Torbalı-Tire demiryolunun tamamlanmasından dolayı Kütahya ve Balıkesir civarından Yörük/Türkmen aşiretleri özellikle kış mevsiminde Torbalı’ya gelmişlerdir. Bu aşiretler içinde Suriye kadar uzak bölgelerden gelenlerin olduğunu da bilmek gerekir. Osmanlı arşivinde 1841 tarihli bir aşiret defteri korunmuştur. Bu defter incelendiği zaman, Söke, Karpuzlu, Çine, Torbalı, Balçova, Menderes, Bornova, Çeşme, Muğla ve Dalaman bölgelerinde bir çok aşiretin iskan edildiği görülmektedir. Söke’de Burhanlı, Şahaplı ve Pençediş aşiretleri; Karpuzlu’da Hacı Muşa aşireti; Çine’de Tatar Memiş, Seferli Yörük, Kızıl Işıklı, Alıcı, Kuşçu, Türkmen, Atçeken (Esbkeşan) ve Tahtacı aşiretleri; Torbalı’da Çakal, Tahtacı, Burhanlı, Karatekeli ve Sinci aşiretleri; Balçova’da Kızıldağ Tahtacı Yörükleri; Menderes bölgesinde (Cumabad), Şahaplı, Burhanlı, Araplı Elif, Şam Bayatlı aşiretleri; Bornova’da Sancaklı, Koyunlu, Tahtacı, Semizoğlu aşiretleri; Çeşme’de Karamanlı aşireti; Muğla ve Dalaman’da Çavuşlu ve Kara Hacılı aşiretleri iskân edilmeye başlandı. Tahtacıların, on beşinci yüzyıldan beri bu bölgelerde mevcut oldukları belgelenebilmektedir. Demek ki Torbalı’nın en eski sakinleri olarak, yerleşik İslamlar'dan sonra, Türkmen/Yörük aşiretleri gelir. Torbalı’nın en eski sakinleri bunlardır. Osmanlı devletinin izlediği muhacir siyaseti ve demiryolunun buraya gelmesiyle birlikte Torbalı’nın nüfus yapısı çeşitlenmeye başlayacaktır. 1867 yılında Çerkez muhacirleri Torbalı’da iskan edilmiştir. İzmir’in ünlü Levanten ailesi Baltazziler (Baltacılar), Torbalı’da çiftlik kurmuşlardır. Ticari ve tarımsal potansiyelinin gelişmesiyle birlikte, Rum ve Ermeniler'in de Torbalı’da yerleştikleri anlaşılmaktadır. Rumlar, 1867 yılında Torbalı’da Ortodoks kilisesi kurma iznini Sultan’dan elde etmişlerdir. Daha sonraki süreçte bir Rum okulu da kurmuşlardır. 1922’ye kadar Torbalı Rumları'nın mevcudiyetine belgelerde söz ediliyor. İslamlar, muhacirler ve Rumlar arasındaki ilişkiler bozulunca Torbalı’da gayet iyi Türkçe bilen ‘Rum eşkıyalarının’ ortaya çıktığı görülür. Bunun nedeni, toprak sahiplerinin ve mutasarrıflarının çoğunun (Baltacı ailesininki ile birkaç Rumunki hariç) İslamlar olduğundandır. Rum eşkıyalar, çiftlik sahibi İslamları ve zenginleri dağlara kaldırıyor, para talep ediyorlardı. Devlet otoritesinin de zayıflığından yararlanan Rum çeteler ile diğer çeteler arasında da mücadele mevcuttu. 1912’de Balkanlar’dan Yenişehir Teselya’dan İslamlar da yerleştirildi. Ermenilerin Torbalı’da büyük bir cemaat oluşturacak kadar bir nüfusa sahip olamadıkları anlaşılıyor. Birkaç zengin Ermeni, Torbalı’da pamuk ve yağ fabrikası kurmuşlarsa da bunlar burada devamlı ikamet etmemişlerdi.

II. Abdülhamit, Tepeköy ve Subaşı köylerinde bir çok çiftlik satın aldı. Bu çiftliklere, fırsat buldukça bir çok muhaciri yerleştirdi. Bunlar için okul, cami ve su tesisatları yaptırdı. II. Abdülhamit de aynen Batılı Levantenler gibi, demiryolunu kullanarak, Torbalı’nın bereketli topraklarından yararlanmak istedi. 1918’de vefat ettiği zaman, oğlu şehzade Mehmet Selim Efendi, verdiği bir dilekçe ile babasının bu çiftlikleri devlet parasıyla değil, kendi parasıyla satın aldığını ileri sürerek, kendi ailesine verilmesini talep etti. Kişisel malları olduğunu ileri sürdü. 1924’ten itibaren Selanik, Manastır, Girit ve Tikveş mübadilleri Torbalı’ya yerleştirildi. 1927’de Torbalı-Kemalpaşa karayolunun açılmasıyla Torbalı’nın diğer kentlerle bağlantısı arttı.

MÜLKİYET MESELESİ

1928’e kadar gayrimüslimlerin sahip oldukları çiftliklerin mülkiyet meselesinin çözümlenemediği anlaşılıyor. 1928 yılında bir Rum’a ait yedi yüz dönümlük çiftlik bir Müslüman’a satıldı. Tepeköy’deki Rum arazileri ve meraları, mübadele kapsamında çözümlenmeye çalışıldı. Kuşkusuz son derece değerli olan bu tarım topraklarının mübadil, muhacir, aşiretler ve yerli İslamlar'ın eline geçmesi, Rum ve Ermeni unsurların aleyhine oldu. Levanten çiftlikleri de tasfiye edildi. 1860 tarihli bir belgede, Torbalı kazasından söz edilir. Burası on üç köyün olduğu bir yargısal alandır. Merkezi Torbalı’dır. Yeniköy, Yayla, Tepeköy, Karakuyu, Arapçı, Saib, Kızılca, Tirmil, Feterek (Peterek), Çırpı, Hasköy ve diğer Kızılca köyleri bu kaza dahilindedir. Bu köyler için nüfusça en kalabalığı Çırpı, Hasköy ve Kızılca köyleriydi. Zamanla yeni köyler kuruldu. 1933’te Dere, Teke, Cumalı, Sinekli, Fetrek köyleri Kemalpaşa’ya bağlandı. 1937’de Belenbaşı ve Kırıklar köyleri Buca’ya bağlandı. 1897 tarihli bir belgede Torbalı tren istasyonunun yakınında bulunan Tepeköy Çiftliği’nin Torbalı kazasının merkez olduğu, her hafta Cuma günleri burada pazar kurulduğu, İzmir ve Tire’ye uzak çiftliklerde yaşayan halkın bu pazardan ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri belirtiliyor. Demek ki Tepeköy Çiftliği, demiryolundan dolayı, Torbalı’nın merkezi yapılmıştır. 1902-1903 yıllarında halkın yardımıyla burada bir hükumet konağı inşa edilmiştir. Yine burada at yarışlarının düzenlenmesine izin verilmiştir. Arasıra ziraat sergisinin yapıldığı da biliniyor. 1928 ve 1933’teki depremlerde bazı binalar yıkılmıştır.

İŞGAL DÖNEMİ

Torbalı nahiye müdürü Abdülkadir Bey, İzmir Valiliği'ne çektiği 20 Mayıs 1919 tarihli telgrafta Torbalı'nın işgalini şu cümlelerle ifade etmiştir: “Bu gece Binbaşı Cavella kumandasında mücehhez bir tabur Yunan askeri Torbalı’yı işgal eylediği maruzdur, 20 Mayıs 1335’.