Bilim adamları uzun süredir zihin transferi üzerinde ciddi ciddi çalışıyor. '2045 Initiative' isimli bir projede; nörologlar, robot mühendisleri ve insan bilinci araştırmacılarından oluşan 100 kişilik ekip yer alıyor. Aslında 'zihin aktarımı' yerine 'benlik aktarımı' demeyi tercih ediyorlar. Çünkü bu, hafıza depolamaktan çok kişiliğin de aktarılması anlamına geliyor.
Dmitry Itskov adındaki internet medya şirketi sahibi Rus milyarder, 2045'te insan beynindeki bilgilerin insansı robotlara yüklenmesiyle sonsuza kadar yaşanabileceğini söylüyor. Zaman zaman bu konularla ilgili sohbet ettiğim Medical Park İzmir Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Zeki Hozer de tıpta bu tarz başka çalışmaların da olduğunu belirterek, özellikle insan vücudunun yenilenmesi ve organ nakilleriyle de ilgili çok sayıda proje olduğunu anlatıyor.


***

gokmen-(2)Aslında bu konu birçok fütüristik filmde şimdiye kadar karşımıza çıktı. Bunların içinden en son izlediğim film, Türkçeye "Kabuktaki Hayalet" olarak çevrilen Scarlett Johansson'ın oynadığı Ghost in the Shell. Filmde, yapılan yüzlerce deneyde insanlar ölse de bilim adamları sonunda en iyi sonuca ulaşıp mekanik bedenlere benlik aktarımını gerçekleştiriyor. Aslında ortaya çıkan, yaratılmak istenen ordunun bir neferi olma yolundayken, güzel kahramanımız bilim adamları tarafından tam olarak silinemeyen hafızası nedeniyle kendi gerçekliğini buluyor.
Filmden çıkıp gerçeğe dönersek, 2045 yılı için vaat edilen şey ölümsüzlük olduğundan, bu insanlık tarihinin en büyük buluşu olacak. Düşünsenize şu an bile tam olarak kendimizi bile çözemezken yakın gelecekte bir de robotik insanlarla muhatap olamaya başlayacağız.
2012'den bu yana ara ara bu projenin ismini duyuyoruz. Daha fazla yatırım almak için dünyanın en zengin 1266 insanı bu teknolojiyi satın alma teklifinde bulunmuştu.
İlk kez bahsedildiği zaman yine delinin biri çıkmış konuşuyor diyenler olsa da proje Google'dan destek buldu. Hatta Stephen Hawking de teoride beyni bilgisayara kopyalamanın mümkün olduğunu belirtti. Ayrıca Arizona Üniversitesi Nörobilim insanı Charles Higgins de böyle bir transferin mümkün olduğunu ifade etmişti. Bu da demek oluyor ki projede gerçekten ışık var ve ölümsüzlük hayal olmayabilir.
Görünen o ki 30 yıl sonra yaşlandığımızda ölümsüzlüğü tercih etme imkanımız olacak. 40 yaşında biri olarak o süreci görme şansım olabilir. Ama tercihim ne yönde olur onu bilmiyorum. Ya sizinki?

***

Hal böyle olunca akla bir sürü soru geliyor ama ilki bu işin fiyatı ne olacak? Çok düşük olmayacağı aşikar. 2045'te dünya nüfusunun 11 milyarı bulması bekleniyor. Dolayısıyla talebi karşılamak zor. Acil durumlara, çok yaşlı olanlara, engel sahibi olanlara ve çok parası olanlara bir öncelik verilir diye düşünüyorum. Tabii biz her zaman bu tarz gelişmelerin iyi yönlerini görsek de bir de olumsuz tarafın da farkında olmak lazım. Şimdi halkına zulmeden, onları ayrıştıran bir diktatör düşününün. (Çok zor olmadı, değil mi?) Bu ölümsüzlük zırhına bürünmüş olsun. Ondan kurtulmak pek kolay olmaz. Dünyaya bir göktaşı çarpmadığı ya da benzer bir felaket yaşanmadığı sürece en azından yaşlılık nedeniyle ölmek tarihe karışacak.
Doğal olarak, "Ölümsüzlüğü tercih edersem dine karşı gelmiş olunur mu?" gibi tartışmalar yaşanacağı kesin. Robotlaşmayı tercih edenlerin sayısı ciddi boyutlara ulaştığında toplumsal sistem de değişecektir. Düşünsenize, 900 yaşına kadar yaşamanız mümkünken emeklilik sisteminin 60'ta kalması beklenemez. Bunun gibi çok önemli yapılanmalar meydana gelecektir. Hastalıklar biter ama yerine kesin teknik arızalar gelir. Ecza dolabı yerine takım çantaları revaçta olur. Güzellik, çirkinlik, ırk gibi kavramların kalmaz. Büyüklerimiz bizim kadar genç görünebilir. Uyku kavramı ortadan kalkabilir veya şarj olurken uyku moduna geçilebilir. Fiziksel olarak da üstün kabiliyetler her yeni versiyon çıktığında eklenecektir. Organik bedendeyken koşabildiğiniz hız artabilir, sadece gözünüzü kırparak fotoğraf çekebilirsiniz, daha yükseğe zıplayabilirsiniz, dil öğrenmek çok kolay olur falan... Mekanik bir bedene geçilince doğal yollardan çocuk sahibi olmak mümkün olamayacağı için laboratuvar ortamında üretilen bebekleri sevmek zorunda kalabiliriz. Seks konusu nasıl olur ona tam kafam basmadı ama ona da bir çözüm bulur herhalde... Özellikle ilk yıllarda yapay bir bedende olmanın şokunu atlatamayanların intiharı seçmesi kaçınılmaz olacaktır.
Bu tahminler olacakların belki de sadece yüzde biri. Kabuktaki Hayalet'te de söylendiği gibi "Bizi tanımlayan yaptıklarımızdır." Hazır bir bedene sahipken ona iyi bakın. Ruhunuzu; adaletle, sevgiyle ve iyiliklerle besleyin. Ki içinizde vicdan adlı bir çiçek bahçesi taşıyasınız.