Tembel gelin evi gibi ortalık.
Ya da öğrenci evi temizliği…
Süpür tozu halının altına…
Böyle beceriksiz, böyle adam kayırıcı, göze makyaj, sırta şaplak…
Tarihe geçen günler yaşıyoruz aslında.
Devlet “Kapatın dükkanları” demiş.
Herkes kuzu kuzu kapatmış.
İsyan eden yok, “Biz ne yapacağız?” diyen çok.
Bir umut bankaların kapısına koşanların sayısı hala binlerce…
Aldıkları yanıt aynı…
“Yoğ gardaşım, taze bitti gardaşım, bi dahaki sefere gardaşım…”
**
Pandeminin başında esnaf, küçük işletmeler çaresiz kaldıklarında, İzmir Ticaret Odası’na “Üyelerine sahip çık” diye yüklenmiştim.
Çünkü esnaf ve küçük işletmeci kredi almak için gerekli evrakları toplayamıyordu.
Oda kayıt belgesi dahi eski borçlardan ötürü verilmiyordu.
Hele krediler konusunda hiçbir hareket yoktu.
Sonradan hareketlenme oluştu.
Oda, borcu olsun olmasın herkese kayıt belgesini vermeye başladı.
Peşinden TOBB önderliğinde 25 milyar liralık ek bütçe çıkarıldı.
Bu ek bütçe dediğim KGF kredisi.
TOBB gitti bir banka ile anlaştı.
Boy boy reklamlar başladı.
“Yüzde 7.5 ile baba kredi” diye.
Bu işin aslı yıllık cirosu 3 milyonun altındakilere 50 bin TL'ye kadar kredi idi.
Olsun girişim girişimdir.
İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’i çok eski tanırım.
Tanıdığım Mahmut Özgener, vicdanlı, çalışkan, dürüst, bu kentin yetiştirdiği düzgün insanlardan birisidir.
Bu kargaşa sırasında tüm komitelere, yakın çalışma arkadaşlarına, “Banka zorluk çıkarırsa haberim olsun” demiş.
Üçüncü şahıstan duydum… Doğrudur.
Ben sokaktaki sesi söyleyeyim.
Sayın Özgener; sen ne dersen de bankacılık sistemi, hepimizle dalga geçiyor.
Bak başvurunca ne oluyor;
1-Daha önce kredi kullanmamış olacaksın.
2-Ev, arsa ve benzeri garantilerin olacak.
3-Hiçbir şekilde gecikmen olmayacak.
4-Yıllık ciron baba gibi olacak, zarar beyan etmemiş olacaksın.
5-Sermayen yüksek, bilançoların nefis olacak.
6- Bu kredilerde şube müdürlerinin, hatta bölge müdürlerinin etkisi yok.
7-Her şeye genel merkez karar veriyor.
8-Anlayacağın pandemiden önceki koşullar geçerli.
**
Banka zorluk çıkarıyorsa haberim olsun demişsiniz…
Kaç başvuru olmuş İzmir’den, kaç tanesine kredi verilmiş raporları alırsınız.
Allah aşkına, pandemide dükkanını kapatmasına rağmen kredilerini tıkır tıkır ödeyebilen insan, zaten nispeten rahattır.
Böyle sistem olur mu arkadaş?
Bu destekleri alan yok mu? Var…
Hali vakti nispeten yerinde olanlar,bu uygun kredileri alıp, dolara yatırdı bile…
Ne maske dağıtabildi bu sistem, ne adam gibi destek vermeyi becerebildi.
Biri çaldı biz de dinledik.
Haziran ayı çıksın, işçi çıkarmalar serbest kalsın, bak bakalım ne olacak ortalık…
Maske (0), tedbir uygulama (0), ekonomi (0).
Resesyona da, işsizliğe de, enflasyona da hazır olun…
Ha, bankanın umurunda mı?
Allah kimseyi kapılarına düşürmesin; esnafın, ticaret adamının, küçük işletmelerin yardımcısı olsun.
Anlaşıldı ki bizim bir tane odamız var, o da oturma odamız…
Boş İşler Odaları…
HİZMETE GEL
TRT’de habere denk geldim…
Karabağlar Belediyesi bir iş yapmış.
Ne yapmış?
65 yaş üstü, hasta ve engelli insanların evine gezici vezne yollamışlar.
Öyle güzel bir hizmetmiş ki; yürüyen vezne mahalleye geliyormuş.
Efendim, emlak vergisini ödeyeceklermiş.
Haaa bu arada, kredi kartı da geçerliymiş…
Değerli okurlar…
Ben muhalefet vekili olsam…
Bırak vekili, sıradan bir trol olsam demediğimi bırakmam.
Bu saydığınız insanların çoğu üç kuruşla geçinmeye çalışıyor.
Pek çoğu sgk ya da bağ-kur emeklisi…
Hele güvencesi olmayıp günlük kazanç sağlayanlar.
Ya da günlük kazanç sağlayanların desteğiyle yaşayanlar.
Bu nasıl bir hizmet? Ya da bu hizmet mi?
Tabi ki belediyelerin gelire ihtiyacı var.
Ancak şu sıra; herkes vergileri, algıları benzeri işleri ertelerken, korona kabusunda vatandaşa destek olmaya çalışıyorken, kapıya vergi tahsildarı yollayıp bunu “Müthiş Hizmet” diye haber yaptırmak?
Haa, hakkını vereyim. Karabağlar Belediyesi yardım yapmıyor mu?
Takip ettiğim kadarıyla yapıyor. Gücü kadarınca koşuyor…
Ama, tırnaklarınla yaptığını, yellenerek yıkmak buna denir…
Olmamış, olmadı, olmaz…
Hayret kere hayret…
Benim kapıma gelseydi ya bu vezne, bir karakol şenliği görürdük hep birlikte…
BUNLAR NASIL İŞLER?
Kocaeli’nin Hereke yöresi halıcılığın merkezi malum.
Yüce hükümetimiz, 2009 da bu ilçe belediyesini kapatıp Körfez Belediyesi’ne bağladı.
İş, Çin’e yaradı.
Çin, hemen Hereke adında bir bölge kurdu.
Burada halı üretmeye başladı.
Ucuna da şu etiketi yapıştırdı: “Made in Hereke”
Hayırlı işler…
Bunlar nasıl işler?
Bu geniş ve ileri görüşlü vizyonu alkışlıyorum.
Şahsım ve ben tebrik ederim.
AVM
Herkes tepkili.
AVM’ler neden açılıyor?
Bir kere AVM'ler hiç kapanmadı ki.
AVM işletmecileri kendileri kapattı.
AVM dediğinin içinde ne var?
Yemek, içmek, sinema, kafe…
Bazılarında market.
Gerisi giyimdir, spor mağazası, ayakkabıcı falan…
Yemek içmek alanları yine kapalı kalacak.
Yalnızca mağazalar açılacak.
Bir kaşık suda fırtına koparmaya gerek yok.
Gitmezsin olur biter.
Başından beri yeni bir yaşam şekli olacak diyoruz zaten.
Kim nereyi açarsa açsın.
Can korkusu bu.
Bağırıp çağırmaya gerek yok.
Gitmeyin kardeşim…
Hem belki biraz da mahallenizin caddenizin esnafı kazanır…
GEREKSİZ BİLGİ
Ayakkabı numaranızın yanına iki sıfır koyup, doğum yılınızdan çıkarın. Çıkan sonucu içinde bulunduğumuz yıl ile toplayın. Son iki rakam yaşınızı gösterir.
GEREKLİ BİLGİ
Rodin’in ünlü “Düşünen Adam” heykeli aslında, İtalyan şair Dante’nin portresidir.
DELİ ZİYA
“Gelecek seçimlerde adaylardan 17 yıllık deneyim istensin.”