Perilere, meleklere, tılsımlara, mucizelere inanmayı pek severim.
Peri kızlarını mesela, tam da masal kitaplarında çizildiği gibi hayal etmek isterim: Uçuşan, beyaz, tüllü müllü hafiften dekolte bir elbise, upuzun dalgalı saçlar, kocaman gözler, zarif elinde tüylü, süslü sopası vs.
Doğrusu benim peri kızımın karnında bir tane, eteğinde bir tane çocuk, yanında bir koca olamaz, olmamalı, peri kızına bu reva görülmemeli.
O yüzden peri kızı gibi "gelin" olmaz mesela.
Ya da bir kadının yaptığı mutlu evlilik anlatılırken "peri masalı gibi" deyimi kullanılamaz.
Periler yalnız olmalı, bekar olmalı, çoluk çocuğa karışmamalı.
Bu arada bir kadının her an yanında olduğu için şükrettiği bir kocası ve o kocadan şahane bir bebesinin doğması muhteşem olmalı... Ona lafımız yok.
Ama bir kadının peri masalı bu mudur yani?
Sağlam bir koca ve doğurmaktan mı ibarettir?
Bir koca ve bir bebek için tüm yaşam ertelenir mi?
Hayallerin, planların üstü bir kalemle çizilir mi?
Ya da öncelik ve hedef sadece hayırlı bir evlilik midir?

***

İşte böyle düşünenlerin sayısı o kadar fazla ki dur durak bilmeksizin evleniyoruz sayın okur!
Hayırlı kısmet arayışı artık sosyal medya üzerinden bile yapılıyor.
Profiller inceleniyor, istekler gönderiliyor, sonra bir iki mesajlaşma, ardından buluşma ve hop nikah masası.
Peki ya sonrası?
Ben size söyleyeyim:
Türkiye'de son 10 yılda tam 1 milyon 200 bin çift boşandı!
Bu rakam toplam evlenen çiftlerin yüzde 38'i..
Yani evlendiğimiz hızda pişman olup boşanıyoruz da...
Bize dayatılan; "evlilik her insan için zorunludur" kodlamasına takılıp kalmışız.

***

Peki son on yılda yapılan evliliklerin neredeyse üçte birinden fazlası neden boşanmayla sonuçlanmış derseniz?
Ana sebep: İşsizlik ve ekonomik olumsuzluklar.
Ardından:
- Geçim sıkıntısı
- Yanlış eş seçimi
- Ülkenin içinde bulunduğu gerilim ortamı.
- Ruh sağlığının bozulması
***
Ki bunlar içinde en önemlisi bence yanlış eş seçimi.
İnsan aynı yolda omuz omuza yürüyeceği hayat arkadaşını doğru seçerse, beraberce aşılmayacak zorluk yoktur çünkü.
Geçim sıkıntısı da bir şekilde hallolur, ruhsal travmalar da.
Ama bizde genelde tek dert o imzanın atılması ve atılırken yapılacak seremoninin gösterişi olduğu için memleket içi kof evliliklerle dolu.
Peri kızı olacaklar ya, düğünde giyecekleri gelinliği bir ömrü geçirecekleri adamdan daha zor seçiyorlar.

***

Bakmayın size dayatılan "bir an önce evlen ve doğur doğurabildiğin kadar" baskısına ve kodlamasına.
Peri kızı tılsımı hepinizin içinde var. O tılsımı önce kendi hayatınız için kullanın. Kocaydı çocuktu acele etmeyin, hatta olmasa da olur, bunu kendinize dert etmeyin.
Çalışın, üretin, edebildiğiniz kadar seyahat edin, neşeyi hayatınızın merkezine koyun.
Kadın gibi kadın olun.
Yaşasın peri enerjisi ve gücü, yaşasın!
(Erken 8 Mart yazısı oldu bu galiba değil mi?)