Bir toplantıda şunları söyledi Özilhan: “Bira satışı düşüyor ama tüketim konusunda emin değilim. Bunun nedeni de evde bira yapımının artması. Çok ucuza alınan cihazlarla evde bira yapılıyor. Bugün 7.5 liralık biranın 4 lirası vergi. Evde bira üretimi vergi kaybına da neden oluyor. Bu konudaki görüşlerimizi yetkililerle de paylaştık.”
Tabii ortalık bir anda panayır yerine döndü.
Alkollü içeceklerden akıl ve insaf dışı bir vergi alan hükumete tepki göstermek yerine evinde bira üretenleri şikayet etti Tuncay Özilhan... İspiyonladı hatta...
Şimdi evde bira yapmak için satılan kitlere satış yasağı gelecektir büyük ihtimalle.
Marketlerde etil alkol satışının yasaklanması gibi.
Hoş, ne kadar yasak konulursa konulsun o etil alkol bir yerden temin edilecek, evde alkollü içki üretimi kitleri mutlaka satın alınacaktır.
Özilhan'ın bu sözlerini “Ne yani evde üretilen biradan da mı vergi alınsın?” olarak yorumlayanlar oldu tabii.
Arkası da şöyle geldi:
- Evde yaptığımız yemeklerden de vergi alınsın, sonuçta lokantalar zarar ediyor.
- Evde üretilen salça, tarhana, turşu, yoğurttan da vergi alınsın.
- Evde uyuyanlar vergi ödesin, otellere haksızlık olmasın.
- Bahçesinde domates, maydanoz, roka yetiştirenler hemen vergiye tabi tutulsun.
- Musluklara su arıtma cihazı takanlar vergi mükellefi olsun, gibi...
* * *
Dünyanın en pahalı benzini gibi dünyanın en pahalı alkollü içkisini de biz satın alıyoruz.
Apartmanın arka bahçesinde sondaj yapıp petrol çıkaramasak da en azından bazılarımız evde kolayca rakı/bira/şarap/votka/cin üretmeyi öğrendi.
Tuncay Bey buna neden olan akıl dışı vergilere tepki göstermek yerine, evde birasını yapan vatandaşların cebinde görmüş çözümü.
Yanlış ve tepki alacak bir çıkış olmuş.
Nitekim dün itibarıyla bu grubun ürünlerine bir boykot başlatıldı bile.
Zaten uzun süredir pazarı Tuborg'a kaptıran Efes'in işi şimdi daha da zora girdi gibi.
Hayır böyle durumlarda ürünü boykot edenlere karşı mahalle o ürünü inadına satın alarak karşılık veriyordu.
Eh, burada o da olamayacağına göre!..
* * *
Sakalı yolunası sapık
Şu saygı-sevgi meselesinde her zaman şunu savunurum:
- Hiç kimseyi sadece kan bağım olduğu için sevmek zorunda değilim.
- Hiç kimseye sadece yaşı benden büyük olduğu için saygı göstermek zorunda değilim.
Sevginin de saygının da yaş ve kan bağından çok daha önemli hak edişleri vardır.
Bakın mesela 83 yaşında bir şerefsiz, 83 yaşında bir sapık, 83 yaşında bir pislik köpeğe tecavüz ederken görüntülendi.
Şikayetler üzerine yakalandı falan... Cezası yok gerçi. Kamu vicdanının gazı alınsın diye yalandan yakalanıyor sonra salıveriliyor bu aşağılık varlıklar.
* * *
Köpekle cinsel ilişkiye giren bu ak sakallı dede görünümündeki şeytana otobüste rastlasak saygıdan yer veririz.
Bankada rastlasak yaşına hürmeten sıramızı veririz.
Yaşına hürmeten yolda görsek karşıdan karşıya geçirir, torunu olsak yaşına saygımızdan karşısında bacak bacak üstüne atmayız, değil mi?
İşte insanları tanımadan etmeden sadece yaş kriterinden saygı göstermeye bu yüzden karşıyım.
Çünkü gençliğinde kötü kalpli, sapık, hırsız, uğrusuz olan biri yaşlanınca bir anda meleğe dönmüyor.
Kötü kötüdür.
Her gördüğünüz sakallıyı dedeniz zannetmeyin yani. Çoluk çocuğunuzu bunlardan sakının. Uyanık ve temkinli olun.