Az bir zaman kaldı 31 Mart yerel seçimlerine… Demeyesiniz sakın, siyaset mi karıştırıyorsun spora diye… Ben karıştırmıyorum. Gerçi ara sıra karışınca da fena olmuyor… Sporu yönetenler, siyaseti de yönetmiyorlar mı? Yoksa tam tersi miydi? Tavuk ve yumurta hikâyesi gibi bu iş… Neyse, ben konuma geri döneyim.
Hafta içerisinde sosyal medyadan bir paylaşım çok dikkatimi çekti. Dikkatimi çekmesinin yanı sıra, hoşuma da gitmedi değil! İzmir’in ve İzmirlinin hasretlerine son veren, son yılların flaş ekibi Göztepe’nin taraftar gruplarının bir çağrısıydı bu… Yerel basında da kendisine yer buldu bu çağrı…
Kime, ne çağrısı yapıyordu Göztepeli taraftar grupları? Birkaç grup değil ayrıca… Onun üzerinde platformun imzası var bu çağrıda…
31 Mart yerel seçimlerinde yarışacak, siyasi parti fark etmeksizin tüm adaylara sesleniyorlardı! Kısaca özetlemeye çalışayım;
“Göztepe’nin masada değil sahada kazanmak gibi bir mutlakıyeti olduğunun ve bu durumun, seçim vaadi olarak kendilerine asla ve kati suretle getirilmemesi gerektiğinin altı çiziliyordu. İzmirli dilinde karşılığı; bol keseden atanı ve bize yalakalık yapanı istemiyoruz. Başkasının hakkını da yemeyiz. Sadece adalet istiyoruz. Göztepe sadece Konak ilçesinin bir spor kulübü değildir. Marka değeri ve geçmişi ile tüm İzmir’in ve İzmirlinindir. Varlığı ile sadece taraftarını değil, tüm İzmir gençliğini, tüm İzmir ekonomisini, tüm İzmir kültür ve sanatını da olumlu yönde etkilemektedir. Bu durumun, dünyanın farklı kentlerinde çok başarılı örnekleri de vardır. Kendinize, bizi seçim malzemesi yapmayın. Somut ve uygulanabilir projeler ile gelin. Böyle gelirseniz, başımızın üzerinde yeriniz var.”
Ortak paydaları futbol ve Göztepe olan Göztepe taraftarını canı gönülden kutluyorum. Spora siyaseti bu kadar ilkeli ve etik kurallar içerisinde karıştırdıkları için… Hatta mümkünse bu şekilde karıştırmaya devam etsinler… Çok net görüyoruz ki, Onlar sadece Göztepe’nin değil, aslında tüm İzmir’in kalkınmasına destek olmak istiyorlar. Siyasi parti ve kişi gözetmeksizin ve tamamen tarafsızca isteklerinin bu yönde olması bunun kanıtı…
Ama bir noktayı ve bir kişiyi kendilerine hatırlatmak istiyorum; üç sezon önce Göztepe’nin maçlarını oynamaya başladığı, ilk sezonunda Süper Lige çıktığı, ikinci sezonunda Avrupa’yı kıl payı kaçırdığı Bornova Aziz Kocaoğlu stadını ve stadı bitirebilmek için gece gündüz çalışan, tefrişatının taşınması sırasında hamallığını yaptığına bizzat gözlerimle şahit olduğum Olgun Atila’yı…
Spora siyaseti olması gereken mükemmellikte karıştıran büyük Göztepe taraftarına da benim çağrımdır; Bornova’da başkanlık görevini büyük bir aksilik olmazsa Mustafa İduğ’a devredecek olan Olgun Atila büyük bir teşekkürü hak etmedi mi?
Dipnot; “emek çekilmiş her şey, değerlidir” Mimar Sinan.