Sevgili okurlarım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partinin grup toplantılarında ve katıldığı birçok televizyon programında çok kez dile getirmişti. "Milletin vekillerini millet seçsin" demişti. Kılıçdaroğlu, "Partilerin iç yapılarında demokrasi olmadığı sürece, ülkeye demokrasiyi getiremeyiz" sözünü çok defa dile getirmişti. Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu görüşüne yerden göğe kadar hak vermek gerekir. Kılıçdaroğlu, bu düşüncesini ayrıntılı bir biçimde Sözcü Gazetesi'nden Saygı Öztürk'e de anlatmıştı.
Kemal Kılıçdaroğlu, Siyasi Partiler Yasası'nın değişmesinden söz ederken, "Milletvekili adaylarını parti liderleri değil, millet belirlesin" demişti. Bu söz kamuoyunda geniş yankı bulmuştu. Uzun yıllar sonra 2015'te CHP'nin milletvekili adaylarının hakim huzurunda üyelerle ön seçimle belirlenmesi konusunda kararlı bir tutum sergileyen Kemal Kılıçdaroğlu, bu konudaki samimiyetini o gün yerine getirmişti. CHP, 2015'te Türkiye genelinde 29 ilde ön seçim yaptı ve 29 ilde CHP'nin aldığı seçim sonucu ortalaması yüzde 30'un üzerinde gerçekleşmişti. Bu sonuç önemli bir başarıya imza atmaktı. Diğer illerden alınan sonuçların ortalaması ise, yüzde 20 civarında kalmıştı. Ön seçim yapılan illerle, önseçim yapılmayan illerin aritmetik ortalaması ise yüzde 23 civarında kalmıştı. Bu tablo ön seçimin partiyi daha da büyüttüğünün bir kanıtı ve göstergedir.
Şahsi görüşüm şudur ki: CHP, üyesinin yoğun olduğu büyükşehirlerde ve güçlü olduğu diğer illerde mutlak surette ön seçime gitmelidir. Ön seçim yapılacak illerdeki kontenjan sayıları ise en aza indirilmelidir. Genel başkanın kontenjanı olmalı ve genel başkanın eli rahatlatılmalıdır. Biz buna karşı değiliz. Ön seçim, gerçekten partinin tüm kılcal damarlarını yeniden açar, partiye bir dinamizm getirir. Ön seçim, partiye yeni ve taze bir kan pompalar, partinin oy oranını önemli ölçüde yükseltir. Parti üyelerinin seçme ve seçilme hakkını yerine getirir. Ancak, 2018'de genel seçimin hem erkene alınması hem de ittifak yapılması nedeniyle, ön seçim askıya alınmıştı. CHP milletvekilleri, Kemal Kılıçdaroğlu'nun kaleminden çıkmıştı.
Halk arasında "kaldır elini indir elini" olarak söylenen söz CHP'nin geçmişine de geleceğine de uymaz. Buna herkes inanır. Millet adına değil, liderin işareti ile oy kullanma siyaseti Türkiye Cumhuriyeti'ne hiç yakışmıyor. CHP, hiçbir zaman biat partisi olmadı. Gerçek odur ki Türkiye siyasetinde emir komuta zincirini sona erdirmeden Türkiye'ye demokrasiyi getiremeyiz. Millet egemenliğine dayanmayan bir meclis yapısı, yasama görevini halk adına yerine getiremez. Sevgili okurlarım, bir demokrasi örneğini dile getirmeden edemeyeceğim. Rahmetli Bülent Ecevit ile dönemin İzmir İl Başkanı rahmetli Sedat Akman arasında geçen o günkü konuşma, demokrasimizin nereden nereye geldiğini, demokrasimizin o yıllardan sonra nasıl aşındırıldığının bir göstergesidir. Kıbrıs Fatihi Bülent Ecevit'in en güçlü olduğu dönemde Ecevit, 1977 seçimlerinde ön seçimle belirlenen milletvekillerinin arasına Ahmet Taner Kışlalı'yı koyabilmek için İzmir İl Başkanı Sedat Akman'dan izin ister. "Kendisini bakan yapacağım. İzniniz olursa Ahmet Taner Kışlalı için kontenjan kullanmak istiyorum" der. Sedat Akman, CHP Genel Başkanı'na "İlk 4 sıraya yazmazsanız olur" diye yanıt verir ve sözünü noktalar. Ecevit, rahmetli Taner Kışlalı'yı 1. ve 2. sıraya değil, 6. sıraya yazar. Bu davranış ve bu ilkeli tutum gerçekten takdire şayan bir demokrasi örneğidir ve bir demokrasi kültürüdür. Ön seçimle gelen milletvekilleri, halkına karşı daha sorumlu olurlar. Onlar her sahada çalışkan olmak zorundalar, partilerine tüm benliğiyle bağlı kalmak sorumluluğunu taşırlar. Onlar Teğmen Çelebi Mehmet gibi partilerini terk etmezler. Ön seçimle gelen milletvekilleri bilirler ki bir dahaki ön seçimde kendi üyesinin karşına çıkacaktır. Lider ve yakın çevresine yarenlik yerine halk için çalışmak ve halk için üretmek zorunda olduklarının bilincini taşırlar.
Bu ülkenin biat eden, vicdanını askıya alan, doğruya göre yanlış yapan vekillere değil, Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi "Milletin seçtiği ve vicdanen milletine bağlı milletvekillerine ihtiyaç vardır." Kılıçdaroğlu'nun bu sözünü de alkışlamak gerekir. Son sözüm: Türkiye, siyasi partilerin içine demokrasiyi yerleştiremez ise Türkiye'ye demokrasiyi getiremeyiz. CHP, bunu başarabilirse önümüzdeki seçimde Türkiye'nin 1. partisi olur. Bundan hiçbir şüphem yoktur. ön seçimden korkmayın, üyenizden korkmayın ve üyenize güvenin... Ön seçim, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ön seçim bir partinin millet gücünü arkasına alarak yönetimi demokrasiyle taçlandırmasını getirir. Ön seçim, partiyi her zaman ileriye taşır ve partiyi büyüterek iktidara götürür. Benden söylemesi...